40- Rüya ve Keşfe
Dayanarak Amel Etmek
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak ki şeytanlar, dostlarına,
sizinle mücadele etmelerini telkin edeceklerdir. Onlara itaat ettiğiniz
takdirde, şüphe yoktur ki, siz de müşriklerden olursunuz.” (En’am 121)
Ümmü seleme radıyallahu anhâ anlatıyor: “Rasulullah
aleyhissalâtu vesselâm, odasının kapısında bir münakaşa işitmişti. Yanları
çıkıp şöyle buyurdu:
“Ben ancak bir insanım. Siz
dâvâlarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bazınızın hüccet yönüyle, diğer
bazınızdan daha ikna edici olması, böylece benim, işittiğime dayanarak onun
lehine hükmetmem mümkündür. Kimin lehine, kardeşinin hakkından bir şey
hükmetmişsem (bilsin ki) onun için cehennemden bir ateş parçası kesmiş
oluyorum.”1
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadis ile
hükmü, işitilen şeylerin gereğine ve diğer şeylerin terkine bağlamıştır.
Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm, kendinize arz edilen hükümlerin pek çoğunun
aslına vâkıf bulunuyor, onların haklı yada haksız olduklarını biliyordu. Buna
rağmen o, ancak duyduğuna göre hükümde bulunuyor, bilgisi doğrultusunda hüküm
vermiyordu.”2
Yine rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem,
münâfıklar kendisine vahiyle bildirildiği halde, işleri zahirdeki görünüşe göre
yürütüyordu.
Allah Azze ve Celle, bu dini tamamladığını beyan
etmiştir. (Maide 3) şu halde keşif veya ilham ile elde edilen bilgi bu dinde
bulunmayan bir şey getiriyor olamaz. Öyle olursa bunun şeytanî olduğu kesin
olarak ortaya çıkar. Keşfe veya ilhama muhatap olan kişi bunu Kitap ve sünnetin
hükümlerine arz etmek mecburiyetinde olup, bunlara muhalif olursa ona asla
itibar edilemez. Mesela gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Kimin keşfi gaybî
unsurlar içeriyorsa, işte o şeytanî bir bir keşiftir. Şunu da unutmamalı ki,
masum olan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dışındaki herkesin keşfine
şeytan mutlaka müdahale eder.
1- Şüphesiz Allah Teâlâ bizlere başka şeye değil, yüce
kitabına ve nebisi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine tâbi olmayı farz
kılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de bunun delilleri çoktur. Mesela şöyle buyrulmuştur:
“Rabbinizden size indirilene uyun. O’nun
dışında dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.”(
(A’raf 3)
2- Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“bugün size dininizi ikmal ettim ve
üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ve din olarak, sizin için İslâm’ı seçtim.”(Maide 3)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
Refiku’l-A’la’ya intikalinden sonra dini hüküm koymaya imkân yoktur.
Eş-Şevkani rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Allah’ın bize nebimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in diliyle din kıldığı
şeriatın Allah Azze ve Celle tarafından tamamlandığı sana gizli değildir.
Bundan sonra ümmetin dinleriyle ilgili konularda başka bir şeye ihtiyacı
kalmamıştır. Nitekim peygamberlik ölümle sona ermiştir.”3
3- Hükümlerin aslı ve kaynağı olan şer’î delillerin,
Kitap ve sünnet ile sınırlı olduğundan imamlar ittifak etmişlerdir. İlimde imam
olanlardan hiçbiri rüyayı deliller arasında saymamışlardır.
Eş-Şevkani rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatından sonra rüyada görülmesi
halinden söylediği sözün veya fiilin delil olduğunu gösteren bir delil bize
gelmemiştir. Bilakis Allah Teâlâ, onun dili üzerinden şeriat kıldığı dini ümmet
için tamamlamadan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i vefat ettirmemiştir.”4
4- Rüyalar kaynağı bakımından rahmânî, nefsânî ve şeytânî
olmak üzere üç kısma ayrılır. Rüyayı rahmânî kabul edip diğerlerini reddetmek
için ayırt etmeye bir yol yoktur.
Muhakkik imam İbn Kayyım el-Cevziyye rahmetullahi
aleyh şöyle demiştir: “Rüyanın da keşif gibi rahmânî ve şeytânî olanları
vardır. Peygamberlerin rüyaları vahiy olup şeytandan korunmuştur. Bu hususta
imamların ittifakı vardır. Bu yüzden Halil (İbrahim aleyhisselâm) oğlu İsmail’i rüya sebebiyle kurban etmeye
davranmıştır. Başkalarının rüyaları ise açık vahye arz edilir, uygunsa kabul
edilir, değilse onunla amel edilmez.”5
Şeyh Abdurrahman el-Muallimî rahmetullahi aleyh şöyle
demiştir: “Rüya müjde ve uyarı olmakla sınırlıdır. Doğrusu; rüya hak olabilir.
Bu durumda nübüvvetten sayılır. Şeytandan da olabilir. Yine kişinin kendi
kendine telkininden de kaynaklanabilir. Bunları ayırt etmek zordur.”6
5- Rüya uyku halinde görülür. Bu zapt, edilebilecek,
doğruluğu tespit edebilecek ve mükellef bulunulan bir durum değildir. Bu yüzden
uyanıncaya kadar uyuyandan kalem kaldırılmıştır. Zapt edilemediğinden uyuyan
kimsenin rivayeti kabul edilmez.
6- Rüyada galip olan rumuz ve işaretlerdir. Bunun
tabirinden çok az insan anlar. Birden fazla yorumlara ihtimali vardır. Durumu
böyle olan bir şeyin delil olması uygun değildir.
Şeyh Abdurrahman el-Muallimi rahmetullahi aleyh şöyle
demiştir: “Peygamberlerin – aleyhimusselâm – rüyası olsa dahi rüyalarda galip
olan, zahirin aksidir. Nitekim bu Kur’an’da anlatılmıştır ve sahih hadislerde
sabittir. Bu meseleler sebebiyle ilim ehli, rüyanın delil olmaya elverişli
olmadığında ittifak etmişlerdir. Rüya sadece müjdeleme ve uyarıdır. Sahih şer’î
delillere uygun olduğu zaman destek olarak zikredilmesi uygundur.
Nitekim İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan sabit
olduğuna göre o, temettu haccının yapılamasını söylerdi. Zira ona göre bu Kitap
ve Sünnette sabitti. Bazı arkadaşları buna uygun rüya görünce İbn Abbas
radıyallahu anhuma’yı müjdelediler.”7
İbnu’l-Hac rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Muhakkak ki Allah, kullarını rüyalarında meydana gelen şeylerden yükümlü
kılmamıştır Zîra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kalem üç kişiden kaldırılmıştır.” Bunlar
arasında “Uyanıncaya kadar uyuyan kişi’yi
de saymıştır. Çünkü uyuduğu sırada mükellef değildir. Uykusunda gördüğü bir
şeyle de amel edemez.”8
Hafız İbn Hacer el-Askalani şöyle demiştir: “Şayet
uyuyan kimse, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i kendisine bir şey emrederken
görürse, bunun mutlaka şeriatın zahirine (kitap ve sünnete) arz edilmesi
gerekir.”9
İz b. Abdisselam rahmetullahi aleyh’e, ölülere hediye
edilen Kur’an okuma sevabının ulaşıp ulaşmayacağı soruldu. O da özetle şu
şekilde cevap verdi:
“Kur’an okumanın sevabı sadece okuyan içindir.
Başkasına ulaşmaz… Bazı insanların bunu rüyalarla ispat etmeye çalışmaları
şaşırtıcıdır. Rüyalar hükümlerin tespitinde şer’î delillerden değildir.”10
Şeyh Zekeriyya el-Ensari şöyle deimştir: “Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’i rüyada gören kimsenin rüyasının doğruluğunun
alâmeti, ondan, âlimlere göre doğru bir yorumu olan, şeraite aykırı bir şey
işitmemiş olmasıdır.”11
Allame Ali b. Sultan Muhammed el-Kâri rahmetullahi
aleyh şöyle demiştir: “Peygamberlerden başkasının rüyalarına dayanmak söz
konusu değildir. Bununla beraber, rüyanın gören kimseye veya bu konumda olan
başkasına uygun yoruma ihtiyacı vardır. Bir kimse Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’i rüyasında görse, kendisine İslam’ın kurallarına aykırı olarak bir
şey yapmasını veya bir şeyi terk etmesini emretse bunu yerine getirmek
gerekmez. Bu konuda âlimler icma etmişlerdir.”12
Allame eş-Şevkani rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Allah Azze ve Celle, bizi yükümlü tuttuğu dinini tamamlamış ve şöyle
buyurmuştur: “Bugün dininizi tamamladım”
(Maide 3) Bundan sonra ümmetin dinleri hakkında başka bir şeye ihtiyacı
kalmamıştır. Nitekim ölümle peygamberlik, dinin kurallarının tebliği ve uyarı
kesilmiştir. Bu bize şunu öğretiyor: şayet uyuyan kimsenin rüyasını tespit
etmeye gücümüz yetse dahi onun Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in rüyasında
gördüğü sözleri ve fiilleri ne kendisine ne de ümmetten bir başkasına delil
olur.”13
1 Sahih. Buhari, (2458) Muslim (1713) Muvatta (2/719) Ebu Dâvud
(3583, 3584) Tirmizi (1339) Nesâi (8/233)
2 Bkz: Şatıbi el-Muvafakat (2/267-270)
3 Bkz: İrşadu’l-Fuhul (2/291, 292)
4 İrşadu’l-Fuhul (2/291, 292)
5 Medaricu’s-Sailikin (1/51)
6 Et-Tenkil (2/242)
7 Et-Tenkil (2/259)
8 Ondan nakleden: Dr. Muhammed el-Aşkar, Ef’ali’r-Rasul
sallallahu aleyhi ve sellem (2/162)
9 Fethu’l-Bari (12/389)
10 Fetava Sultani’l-Ulema el-İzz b. Abdisselam (s. 43-43)
11 Haşiyetu’ş-Şeyh Zekeriya el-Ensari
Ale’r-Risaleti’l-Kuşeyri (s.175)
12 El-Mukaddimetu’s-Salime Fi Havfi’l-Hatime (s.22)
13 İrşadu’l-Fuhul (2.249)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder