33- Arap Dilinin Kur’ân ve Sünnet’in Önüne
Geçirilmesi
İbn Teymiyye şöyle demiştir: “Murcie bu iman esasını
Kitap, Sünnet, sahabe ve tabiin ile onlara güzellikle uyanların sözlerine göre
açıklamaktan ayrılmışlar, re’ylerine ve lügatten anladıklarına göre te’vil
ittiklerine dayanmışlardır. Bu bid’at ehlinin yoludur. Bu yüzden İmam Ahmed
şöyle derdi:
“İnsanları en çok hataya düşüren şey, te’vil ve kıyas
yönündendir.” Bu yüzden Mu’tezile, Murcie, Rafiziler ve diğer bid’at ehli
Kur’an’ı re’yleriyle, akıllarıyla ve lügatten te’vil ettikleriyle tefsir
ederler. Bundan dolayı onların Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hadislerine,
sahabe, tabiin ve imamların sözlerine dayanmadıklarını görürsün. Onlar ne
sünnete, ne de selefin icma’ına ve sözlerine dayanırlar! Onlar ancak akla ve
lügate dayanırlar. Yine onların hadislerle ve selefin sözleriyle açıklanmış
rivayet tefsiri kitaplarına dayandıklarını göremezsin. Onlar ancak kelamcı
önderlerinin ve mülhitlerin bu sapmış yollarına göre yazdıkları edebiyat
kitaplarına ve kelâm kitaplarına dayanırlar. Yalnızca felsefe kitaplarında,
edebiyat ve lügat kitaplarında olanları alırlar. Hadislere ve rivayetlere
gelince, ona iltifat etmezler."1
1 Mecmuu’l-Fetava
(7/118-119)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder