15-Hakkı Tahrif Etmek
Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Halbuki onlardan bir grup, Allah’ın
kelamını dinlerlerdi de, sonra akılları erdiği halde, onu bile bile tahrif
ederlerdi.”(Bakara 75)
Ebu’l-Aliye der ki: “Kendi kitaplarında Allah’ın
indirdiği şekilde Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sıfatlarını gördüler
ve onun yerini değiştirdiler.”1
Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor:
“Elleriyle Kitabı (Tevrat’ı) yazıp,
sonra onu az bir para karşılığında satmak için “Bu Allah katındandır” diyenlere
yazıklar olsun!”(Bakara 79)
Bid’atçiler, imamlar ve mezhepleri hakkında her
dönemde yalan ve iftiralar düzmekten geri durmamışlardır. Fakat bunların yalan
olduğu, imamların kendi asli kaynaklarına başvurulduğu zaman hemen anlaşılır.2
Kendi inançlarını yansıtan eserler yazıp sonra bunu
Sünni alimlere nispet etmek Batınilerin ve Rafizilerin öteden beri
başvurdukları hilelerdendir. İmam Şevkani ‘el- Fevaidu’l Mecmua’ isimli
eserinde bu hususa dikkat çekmiştir.
Aynı noktaya dikkat çekenlerden biri de, Tuhfe’nin yazarıdır.
Şiilerin içinde batıl inançların bulunduğu ‘Sırru’l-Alemin (Alemlerin Sırrı)
ismindeki bir kitabı İmam Ebu Hamid el-Gazali’ye nispet ettiklerini, sonrada bu
kitaptan ehl-i sünnete karşı delil getirdiklerini tespit etmiştir.3Bu kitap H.1314 yılında Bombay, H.1324 ve 1327
yıllarında Kahire ve tarihsiz olarak Tahran’da basılmıştır.4 Türkçe’ye de birkaç defa tercüme edilmiştir .
Dr. Abdurrahman Bedevi bazı müsteşriklerle beraber
kendisinin de bu kitabın Gazali’ye ait olmadığı görüşünde olduğunu bildirmektedir.5 Çünkü yazar el-Mearri’nin sohbetlerine
katıldığından bahsetmektedir.6 Fakat bu doğru
değildir. Çünkü el-Mearri h.448’de vefat ederken, Gazali h.450 yılında
doğmuştur. Dolayısıyla onun sohbetlerine katılması mümkün değildir.7
Suveydi, batıl görüşleri içeren daha başka bir çok
kitabın bu yolla ehl-i sünnet alimlerine nispet edildiğini söyler. Ki bunu
ancak ilimde ince zevk sahibi olanlar fark edebilirler.8
Bid’at ehlinin bir diğer hilesi de, ümmeti bölmek
amacıyla bidatlerini teyit anlamında birtakım sözler uydurarak onları imamlara
nispet etmeleridir. Alusi’nin, zamanının bir tanesi, en büyük alimi dediği Hoca
Nasrullah el-Hindi olarak meşhur Şeyh Muhammed, Rafızilerin bu hilelerine şöyle
dikkat çekiyor:
“Hiç var olmayan birtakım kitap isimleri vererek
oradan sahabeyi yerici ve Şia’yı övücü ibareler naklederler. Bazen de ehl-i
sünnetçe muteber kitapların isimlerini vererek, o kitaplarda asla bulunmayan,
kendi uydurdukları cümleleri naklederler.9
Bir diğer hileleri de şudur: Ehl’i sünnet görünümünde
kitaplar yazarak içine kendi inançlarını destekleyen cümleler serpiştirirler.
İmam ed-Dehlevi şöyle diyor: “Rafızilerin başvurdukları bir diğer hile de
şudur: İçinde sahih hadislere de yer verdikleri kitaplar yazarlar ve bu kitaplarda ‘Dört Halife’den de övgüyle
bahsederler. Sonra dördüncü halife Ali (radıyallahu anh )’den bahsederlerken
diğer halifelerden öyle olumsuz bir şekilde bahsederler ki okuyucu şaşırıp
kalır ve ehl’i sünnetin de ilk üç halife hakkında bazı iddiaları kabul ettiğini
sanırlar.10
Bir diğer hileleri de şudur : Sahih birtakım hadislere
veya imamların muteber sözlerine kendi inançları doğrultusuna eklemeler
yaparlar. Mesela; Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Tebük harbinde
Ali radıyallahu anh’ı Medine’ye halife bırakması olayına şu eklemeyi
yapmışlardır : (Sen Medine’de halife olmadıkça benim gitmem mümkün değildir).11 Oysa sahih hadisler ve tarihen sabittir ki
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Tebuk’den önce ve sonra bir çok gazvede
Ali’yi Medine’de halife bırakmamış bilakis, yanında cihada götürmüştür.
1 Sahih
Maktu
2 bkz .:Dr. Abdulaziz b. Abdillatif,
Davetu’l-Munaviin.
3 Muhatasaru’t-Tuhfe, (s.33).
4 Abdurrahman Bedevi, ‘Muelefatu’l-Gazali’(s.225).
5 Abdurrahman Bedevi, ‘Muelefatu’l-Gazali’(s.271).
6 Sırru’l-Alemin (s.82) Tercümesi: Alemlerin sırrı,
Hisar yay. (s.111)
7 Abdurrahman Bedevi, ‘Muelefatu’l-Gazali’(s.271).
8 Nakdu Akaidi’ş-Şia. (s.25).
9 Muhtasaru’s Savaik (s.51).
10 Bkz: Minhacu’l-Kerame, Rafizi ibn Mutahher
el-Hılli,(s.133).
11 Bkz. Minhacu’s-Sunne (3/907,3/16,+/94).