9-Mecâz’a Sığınmak
Başlarında Cehmiyye’nin geldiği Kelamcılar, İslam’a
ulaşılan yolu yıkmak için mecaz kaidesini uydurmuşlar ve bunun neticesinde
tamamı hakikat olan Allah’ın kelamını ve rasulünün kelamını hakikat ve mecaz
diye taksim etmişlerdir. Birçok ehl’i sünnet âlimleri bu taksime karşı
çıkmışlardır. Nitekim İbn Kayyım rahimehullah, es-Savaiku’l Mursele kitabında
mecazı üç tagutan biri olarak saymıştır.
İbn teymiyye rahimehullah, sözün hakikat ve mecaz diye
taksim edilmesine karşı çıkarak şöyle demiştir: “Bu taksim ve bu ıstılah, ilk
üç asırdan sonra ortaya çıkmış olup, sahabe, tabiin ve onlara güzellikle uyan
ilimde meşhur olan imamlar bunu kullanmamışlardır. Hatta Halil b. Ahmed,
Sibeveyh, Ebu Amr b. A’lâ ve benzerleri gibi lugat imamları da
kullanmamışlardır. Bu genellikle Mutezile ve onlara benzeyen kelamcılardan
gelmiştir.”1
Hicri 200 yılı müelliflerinden Ebu Ubeyde Ma’mer b.
Musenna’nın Mecazu’l-Kur’an adlı eserinde İmam Ahmed’den mecaz kelimesini rivayet
etmiştir. Ancak o bu sözüyle Kur’ân’ın tefsirini kastetmiştir. Mecazın sözü
zahirinden çevirmek şeklinde kullanımı ise daha sonra ortaya çıkmıştır.
1 Mecmuu’l
Fetava (7/88-91)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder