"Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed'in sallallahu aleyhi ve sellem yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bid'attir. Her bid'at sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir." (muslim 867)

13 Ekim 2018 Cumartesi

10-Kıyas Yapmak

10-Kıyas Yapmak

Kıyas ashabı ile kastedilen; kıyası helal ve haram belirlemede esas kabul eden, nas bulunan konuda kıyas yapan, nas bulunmayan konularda susmayıp helal ve haram tayini için kıyasa başvuran, kıyasa aykırı düştüğü zaman hadisi reddeden veya te’vil eden gruplardır.

Allah Azze ve Celle faizi alışverişle kıyaslayanları zemmederek şöyle buyurmuştur:

“Ribâ (faiz) yiyenler, “alışveriş de ribâ (faiz) gibidir” demiş olmaları dolayısıyla, ancak kendisini şeytan çarpmış mecnûn kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Hâlbuki Allah, alışverişi helâl, ribâyı ise, haram kılmıştır.” (Bakara 275)

‘Avf b. Mâlik el Eşcâ’i radıyallahu anh’den gelen bir rivayette, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ümmetim yetmiş küsür fırkaya ayrılır, onların fitne bakımından en büyükleri; meseleleri kendi şahsî görüşleriyle kıyas eden, Allah’ın helal kıldığını haram kılan ve haram kıldığını helal kılan bir kavimdir.”1

Vâsile b. Eska radıyallahu anh’den:Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu:

“İsrailoğullarının işi aralarında köle çocukları çoğalıncaya kadar düzgün idi. Onlar henüz meydana gelmemiş işlerde kıyas yaptılar ve hem saptılar, hem de saptırdılar.”2

İbn Amr radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu:

“İsrailoğullarının durumu aralarında başkalarından esir aldıkları kimselerin çocukları yayılıncaya kadar mutedil devam etti. Onlar re’yleriyle görüş belirttiler, hem saptılar, hem de saptırdılar.”3

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İsrailoğulları ancak aralarında diğer milletlerden esir aldıkları kimselerin çocukları türediği zaman helak oldular. Onlar re’y (şahsi görüş) ile hüküm koydular ve saptılar.”4

Sa’id b. el-Museyyeb şöyle demektedir: “Ömer radıyallahu anh’ın insanlar arasında ayağa kalktı ve şöyle dedi:

“Ey insanlar! Dikkat edin! Muhakkak ki re’y ashabı Sünnet’in düşmanlarıdır. Hadisleri ezberlemekten aciz kalırlar. Onlardan birine insanlar sorduğu zaman bilmiyorum demekten utanırlar ve şahsi görüşleriyle sünnetlere karşı inat ederler. Böylece hem saparlar hem de birçoklarını saptırırlar. Ömer’in nefsi elinde olana yemin olsun ki Allah, dinini şahsi görüşlere ihtiyaçsız bırakmadıkça Nebisinin ruhunu almamış ve vahyi kaldırmamıştır. Şayet din re’y ile alınacak olsaydı mestlerin üstünü değil, altını mesh etmek daha layık olurdu. Bu kimselerden sakının ve sakındırın!”5

İbn mes’ud radıyallahu anh şöyle demiştir: “Şüphesiz sizler dininizde kıyasla amel ederseniz, size haram kılınmış birçok şeyi helal sayarsınız ve size helal kılınmış birçok şeyi de haram sayarsınız.”6

İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: “Sapanların sapıklığının aslı, kıyasını Allah katından indirilen nassın önüne geçirmesi ve Allah’ın emrine tâbi olmaya karşı hevasını seçmesidir.”7

İktizau’s-Sırati’l-Mustakim’de 8 de şöyle demiştir: “Güneşe ve aya da ancak kıyaslar sebebiyle ibadet edilmiştir. Bu gibi şüpheler yüzünden yeryüzünde şirk ortaya çıkmıştır.”

Şeyhulislam İbn Teymiyye, fıkhi meseleler hakkındaki kıyas hususunda da konuşmuş ve kıyas sebebiyle dine muhalefet edildiğini açıklamıştır.9 Onun “Kıyas” adlı bir de risalesi vardır.

Allah Azze ve Celle Hakka suresinde şöyle buyurmaktadır:

“Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki o, muhakkak şerefli bir rasulün/elçinin sözüdür. Yoksa o, bir şâirin sözü değildir. Ne kadar da az îman ediyorsunuz. O âlemlerin rabbinden bir indirilmedir. Eğer Muhammed, bize karşı bazı sözler iftira etmiş olsaydı, elbette ondan gücünü kuvvetini alır, sonra onun şah damarını elbette keserdik. İçinizden hiçbiri de buna engel olamazdı.”(Hakka 38-47)

Allah meseleye şöyle başlıyor: “Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki muhakkak o şerefli bir rasulün sözüdür.” Burada rasul/elçi ile kastedilen Cibril de olsa, Nebi sallallahu aleyhi ve selem de olsa ,her iki ihtimalde de sözün aslı vahye dönmektedir. Bu açıktır. Allah vahyinde, gördüklerinize ve görmediklerinize yemin ediyor. Yalnızca görülen her şeyin Allah’ın vahyi olduğuna hükmedilemez.

Allah’ın vahyi, görebildiklerinizden de, göremediklerinizden de gelir. Allah’ın vahyini yalnız gördüklerinizle hakem kıldığınızda ve onu gördüklerinizle kıyaslarsanız hata edersiniz. Çünkü Allah, indirdiğine yemin etmeden önce, görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin etmekle başlıyor. Kıyası ise ancak görebildikleriniz üzerinden yaparsınız.

Görebildiğiniz her şeyi ve göremediğiniz her şeyi bir araya getirebilirseniz, peygamberlerden sonra dilediğiniz gibi kıyaslayın. Bundan sonra Allah şöyle buyuruyor: “O bir kâhin sözü de değildir”

Yani kâhin bir defa isabet etse, yüz defa hata eder. İşte kıyasın sonucu budur. Kâhin görmediklerini, görebildiklerine kıyaslar, remil ile bakıp ölçtükten sonra kıyasla kehanette bulunur.

Sonra Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: “Eğer Muhammed, bize karşı bazı sözler iftira etmiş olsaydı…” yani kıyasla bizim adımıza bir şey söyleseydi demektir. Kıyas, Allah’a söylemediği şeyi söylemiş gibi nispet etmektir. Çünkü kıyas yapan, belli olmayan bir şey için kıyas yapar. Helal bellidir, haram bellidir. Kıyas yapan kimse, Allah’ın hakkında sükût ettiği bir şey hakkında kıyas yapar. Böylece kıyas ile şu helaldir, şu haramdır dediğinde zorunlu olarak Allah’a iftira etmiş olur.

Allah Azze ve Celle ise kendisine vahiyde bulunduğu Nebî sallallahu aleyhi ve selem hakkında; şayet kendisi adına söylemediği şeyi nispet edecek olursa “elbette ondan gücünü ve kuvvetini alır, sonra onun şah damarını elbette keserdik. İçinizden hiçbiri de buna engel olamazdı” buyuruyor.








1 Sahih. Ebû Zur’a ed-Dımeşkî, et-Târîh, (1/622); Hakim, (3/457, 4/430); Bezzâr, (7/186); Taberânî, (18/50);
İbn Ebî ‘Asım, es-Sunne, (68); el-Lalekâ’î, (149); E bû sa’îd en-Nakkaş, Feva’idu’l-‘Irakiyyin, (s46); Hatib, (13/307); İbn ‘Abdilberr, Cami‘, (2/891); İbn Batta, el-İbane,(272); Beyhaki, Medhal, (207); İbn ‘Asakir, (62/151); Herevi,Zemmu’l-Kelam, (261); Heysemi, Mecma’u’z-Zeva’id, (1/179); İbn Hazm, Muhalla, (1/62). Heysemi dedi ki: ‘Taberani ve Bezzar Sahih’in ricali ile rivayet ettiler.’ Hadisin geniş tahricini Şeyh Ebu Mu’az Seyfullah el-Çubukabadi Kıyas ve  Taklid risalesinde yapmış bulunuyor
2 Hasen ligayrihi.İbn Batta el-İbane (814) Deylemi (5387)
3 Hasen. İbn Mace (56) Bezzar (6/402) Taberani (13/642) Ebu Nuaym Marife (4357) İbn Katan Beyanu’l-Vehm’de (2/348) hasen demiştir.
4 Hasen ligayrihi. Darekutni (4/146) Herevi Zemmu’l-kelam (63) Mervan b. Salim zayıftır.
5 Sahih mevkuf. Herevi, Zemmu’l-Kelam, (267); İbn Kayyım, İ’lamu’l Muvakki’in, (1/55); Telhisu’l-Habir, (3/208).
6 Sahih mevkuf. Hatib; el-Fakih (480) Darimi (1/61)
7 El-Ubudiyye (69)
8 (2/167)
9 Mecmuu’l Fetava (20/504-582)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder