tag:blogger.com,1999:blog-43954141543867486762023-11-15T06:13:57.880-08:00HAKTAN SAPMANIN TEMELLERİBu blog'da ana hatlarıyla geçmiş ümmetlerde ve bu ümmet içerisinde haktan sapmalara temel teşkil eden bazı unsurlar zikredilmiştirSELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.comBlogger45125tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-10604309346803599292020-09-05T03:55:00.001-07:002020-09-05T03:55:41.925-07:00<p> <img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><img alt="Hutbetü'l-Hâce / خطبة الحاجة" height="637" src="file:///C:/DOCUME~1/ADMINI~1/LOCALS~1/Temp/msohtml1/02/clip_image002.jpg" v:shapes="_x0000_i1025" width="575" /></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;">İFFETLİ OLMAK , KANÂAT, KİMSEDEN BİR ŞEY
İSTEMEMEK<o:p></o:p></span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle bakara suresinin 273. ayetinde şöyle
buyuruyor;</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">Allah yoluna bağlanmış fakirler içindir ki, yeryüzünde
dolaşmaya güç yetiremezler. Bilmeyenler onları iffetlerinden dolayı zengin
sanır. Onları simalarından tanırsın, ısrarla insanlardan istemezler. Hayırdan
her ne infak ederseniz, muhakkak ki Allah onu hakkıyla bilir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Şeyh ebu muaz sahih tefsir kitabında bu ayetin tefsirinde şu
rivayetleri nakletmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin; insanları
dolaşıp kendisine bir iki lokma veya bir iki hurma verilen kimseler değildir.
Miskin; ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, insanlardan bir şey beklemezken,
dilenmediği halde kendisine sadaka verilen kimsedir.” (<span style="color: red;">Sahih
Buhâri (4539)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki; “Allah yoluna bağlanmış fakirler;
kendilerini Allah yolunda savaşmaya adayanlar ve ticaret yapamayanlardır.” <b><span style="color: red;">Abdurrazzak Tefsir
(1/109) Taberi (5/24) İbnu’l-Munzir Tefsir (9) İbn Ebi Hatim (2867)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Mucahid dedi ki; “Onları simalarından tanırsın yani
yüzlerindeki mahçubiyet ve çekingenlik kastedilmiştir.”<b><span style="color: red;"> Abdurrazzak (1/109) Taberi (5/27) İbn Ebi
Hatim (2872)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Bir ukiyye (kırk
dirhem) değerinde bir şeyi olup da dilenen kişi ısrarla istemiş olur” <span style="color: red;">Sahih Ebû Dâvûd ( 1627) Nesâî (2595) İbn Huzeyme (2447) İbn
Hibban <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure b. Cundub radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Dilencilik
tırmalamalardır. Kişi onunla yüzünü tırmalar. İsteyen o tırmalamaları yüzünde
bırakır, isteyen de (dilenmeyip yüzünü) korur. Kişinin idareciden istemesi veya
mecburiyetten dolayı birinden istemesi bunun dışındadır.” <span style="color: red;">Sahih Ebu Davud (1639) Tirmizi (681) Nesai (2598) İbn Hibban
(3397)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Allah azze ve celle yine zariyat suresi 19. ayetinde şöyle
buyurmuştur: <b>Mallarında, dilenenin ve
muhtacın da bir hakkı vardır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Katade dedi ki: “Bu ayette geçenler Müslümanların
fakirleridir. <span style="color: lime;">“<b>LİSSAAİLİ”
</b></span>kelimesi; başkalarına el açıp dilenen kişidir. <b><span style="color: lime;">“VELMAHRUUM” </span></b>kelimesi ise iffetli
davranıp yoksul olmasına rağmen başkalarına el açmayandır. Ey Âdemoğlu! Her
ikisinin de senin üzerinde hakkı vardır.” <b><span style="color: red;">Sahih Taberi (21/514, 515)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Miskin kişi, bir iki
hurma veya bir iki lokma için dolaşıp başkalarına el açan kişi değildir.” </b>Sahabeler:”Peki
miskin kimdir?” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Kendine yetecek malı
olmayan, yeri bilinmediği içinde kendisine sadaka verilmeyen kişidir ki, muhtaç
olan kişide budur.” <span style="color: red;">SAHİH Ahmed (2/260) İbn Hibban
(8/138) Ebu Davud(1632)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BUHARİ’NİN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYİP ONURLU DAVRANMAK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh şöyle anlatıyor: Ensardan
bazı sahabiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istedi.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de verdi. Daha sonra yeniden istediler,
yeniden verdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanında bulunan mal
bitince <b>“Yanımda bulunan malı asla
sizden saklamam.(</b>Dilenmeden<b>) onurla(</b>başı
dik bir şekilde<b>) yaşamak isteyene Allah
bunu nasib eder. Halktan (</b>yardım dilemeyerek<b>) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir.
Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir” </b>buyurmuştur.<span style="color: red;">(<b>Ahmed – Beyhakî –
Nesai Sunenu’l kubra<o:p></o:p></b></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Rasul’u Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
bir kimsenin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip
bir şeyler dilenmesinden –o kimse ister versin ister vermesin- daha
hayırlıdır.”<span style="color: red;">( Nesai Sunenul kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Zubeyr ibnu’l Avvam radıyallahu anh Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: <b>“Sizden birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması, böylece
Allah’ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse
vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Urve ibn Zubeyr ve Said İbnu’l museyyeb’in naklettiğine göre
Hakim b. Hizam radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar
istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: <b>“Ey
Hakîm! Bu(</b>Dünya) <b>malı, yeşil ve
tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla
alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el
alan elden hayırlıdır.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Hakîm şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulu! Seni hak olarak
gönderen Allah’a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir
şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim.”</p>
<p class="MsoNormal">Ebu Bekir radıyallahu anh (halifeliği sırasında) Hakîm’i
geçimlik (atâ) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştır. Ömer
radıyallahu anh’de çağırmış o yine kabul etmemişti. Ömer bunun üzerine “Ey
insanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan iki bin (dirhemi) verdim, fakat o
kabul etmekten kaçındı ve almadı” demiştir.</p>
<p class="MsoNormal">Hakîm Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’den sonra vefat
edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır.<b><span style="color: red;">(Bekhaki <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEYEN VE HIRS GÖSTERMEYEN KİMSEYE ALLAH’IN VERMESİ </span></b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Ve zenginlerin
mallarında, isteyen fakirin de, (</b>iffetinden<b> </b>dolayı istemeyen) <b>yoksulun
da bir hakkı vardır. <span style="color: red;">(zariyat 19)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah İbn Ömer, “Ömer’i radıyallahu anhumâ şöyle derken
işittim” demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir atâ
(geçimlik) vermişti. O’na, “Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver”
dedim. Bunun üzerine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana, <b>“Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden
bir mal gelirse onu al, gelmezsede peşine düşme” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">MALINI ÇOĞALTMAK AMACIYLA DİLENMEK <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ömer’in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn
ömer’ radıyallahu anh şöyle derken işittim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Daima
insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile
bulunmayan bir halde gelecektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza’dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili
bu hadisi peygamber’den sallallahu aleyhi ve sellem işitmiştir………</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">MUSLİM’İN SAHİHİ<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: red;">İSTEMEKDEN NEHİY BABI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullahi’bnu Âmir el-Yahsubî dedi ki: Ben Muâviye’den
işittim şöyle diyordu: Sizleri Ömer zamanında mevcûd ve sâbit olan hadisler
müstesnâ, bunların dışında hadisleri çoğaltmanızdan men ediyorum. Şüphesiz ki
Ömer de Azîz ve celîl olan Allah için halkı hadisleri çoğaltmamaları hususunda
ikaz eder korkuturdu. Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim
buyuruyordu ki: <b>“Allah her kime büyük
bir hayır murâd ona din husûsunda bir ince anlayış verir.” </b>Ve yine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Ben </b>(hakiki bir verici değil) <b>ancak bir Hâzin’im. Her kime kendimden
gönül hoşluğu ile arzu ederek verirsem, o mal kendisi için bereketlendirilir.
Her kime de istemesinden ve harîsliğinden dolayı verirsem, o mal o hırslı kimse
dâima yiyen ve aslâ doymayan bir obur gibidir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Muaviye radıyallahu anh dedi ki: Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“İstemekte
ısrar etmeyiniz. Vallahi herhangi biriniz benden bir şey ister ve bu istemesi,
ben onu sevmediğim halde benden kendisine verdiğim şey de onun için bir bereket
ve meymenet olmaz.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <span style="color: red;">“MİSKİN, KENDİNİ
GEÇİNDİRECEK ŞEYİ BULAMAYAN VE KENDİNE SADAKA VERİLEBİLMESİ İÇİN ZARÛRETTE
OLDUĞU DA BİLİNEMEYEN KİMSEDİR” BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem <b>“Miskin, şu kapı kapı dolaşmayı sanat edinen, sadaka için halkı dolaşıp
halkın da kendisine bir iki lokma, bir iki hurma verdiği dilenci makûlesi
değildir” </b>buyurdu. Sahâbiler: Öyle ise miskin kimdir? Yâ Rasulullah!
Dediler. <b>“Miskin, kendini geçindirecek
gınâya mâlik olmayan ve kendisine verilmesi için </b>(halk tarafından) <b>zarûreti bilinmeyen, kendisi de kalkıp
halktan bir şey istemeyen </b>(afif, nezih) <b>kimsedir” </b>buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu alyhi
ve sellem buyurdu ki: <b>“Miskin, kendisini
bir iki hurmanın, bir iki lokmanın geri çevirmekte olduğu </b>(dilenci) <b>kimse değildir. Miskin, ancak zarûretler
içinde iffetli kalmaya çalışan nezih kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“</b>(Sadakalar) <b>Allah yolunda kendilerini vakfetmiş
fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde dolaşmaya muktedir olmazlar. </b>(Hallerini)
<b>bilmeyen iffet ve istiğnâlarından dolayı
onları zengin kimseler sanır. Sen o gibileri sîmâlarından tanırsın. Onlar,
insanlardan yüzsüzlük edipte </b>(bir şey) <b>istemezler.
Siz, </b>(hak yolunda) <b>ne mal
harcarsanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilicidir.” </b>(Bakara 273) </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSAN İÇİN, DİLENMENİN ÇİRKİNLİĞİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, (şöyle demiştir) :
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Sizden bir kimse dilenmekten asla vaz geçmez. En kıyâmet gününde bu
şerefsiz kimse, yüzünde bir et parçası olmaksızın Allah’a kavuşur!”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Buradaki râvi de, Zühri’nin kardeşi Abdullah ibn Muslim’den
bu isnat ile bu hadisin aynısını rivayet etmiştir, fakat “MUZ’a (parça)
kelimesini zikretmemiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hamza, babası Abdullah ibn Ömer’den, şöyle derken duymuştur:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Bazı haysiyetsiz kimse devamlı surette haktan dilencilik yapar. Nihayet
böylesi kıyamet gününde yüzünde bir et parçası olmaksızın </b>(huzura) <b>gelir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: <b>“Her
kim çok mal toplamak için, insanlardan onların mallarını dilenip durursa,
muhakkak bir ateş parçası istemektedir. Artık ya bu ateşin az olmasını, yahut
da çok olmasını istesin!” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’den işittim şöyle buyuruyordu: <b>“Yemîn ederim ki sizden birinizin sabahleyin gidip sırtına odun
toplaması, bununla sadaka vermesi ve insanlardan mustağnî olması, bir kimseye
gelip de ondan sadaka istemesinden elbette daha hayırlıdır. Kimbilir o gittiği
kimse de ya verir veya vermez. Hiç şüphe etmeyiniz ki yüksek el, alçak elden
daha faziletlidir. Sadaka vermeye, nafakası üzerine vacip olanlara ihsan ile
başla.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <b>“Sizden
birinizin bir kucak odun demetlemesi, sonra bu demeti sırtına yükleyip bunu
satması, kedisi için verecek, yahut vermeyecek olan bir kimseye gidip
istemesinden elbette çok hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Muslim Havlânî şöyle dedi: Bana, sevgili ve emin olan
kimse tahdis etti. O zâta gelince bana sevimlidir, indimde de emîn bir
kimsedir. (Yani) Avfu’bnu Mâlik el-Eşcaî radıyallahu anh şöyle dedi: Biz
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda dokuz, yahut sekiz, yahut
da yedi kişi idik. Rasulullah: </p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Halbuki bizler yakın zaman önce bey’at
etmiştik. Bunun üzerine biz:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz sana daha önce bey’at verdik, dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>diye sordu. </p>
<p class="MsoNormal">Biz sana daha önce bey’at verdik, yâ Rasulullah! dedik.
Sonra tekrar:</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ın Rasûlüne
bey’at vermez misiniz? </b>Dedi. Biz ellerimizi uzatıp:</p>
<p class="MsoNormal">Yâ Rasulullah! Biz evvelce sana bey’at ettik. Şimdi ne
üzerine bey’at ediyoruz? Dedik.</p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’a ibâdet edip
ona hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı kılmanız, itâatkâr olmanız</b>(burada
hafif bir kelimeyi daha gizlice söyledi) <b>ve
insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine” </b>buyurdu. Sonra ben bu cemâatten
bazılarını gördüm ki, herhangi birisinin kamçısı yere düşerdi de onu kendisine
uzatıverecek olan bir kimseden bunu istemez(kendisi iner alır) dı. </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEMEK, KENDİLERİ İÇİN HELÂL OLAN KİMSELER BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Kabîsatu’bnu Muhârik el-Hilâlî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir kere keffâletten dolayı ağır bir borç altına girmiştim. O sırada Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu borç sebebiyle kendisinden sadaka
istemeye mecbûr oldum. <b>“Biraz otur,
sabret. Bize zekât malı getiren olur sana ondan vermelerini emrederiz.” </b>Dedi.
Sonra Rasûlullah devamla şöyle buyurdu: <b>“Ey
Kabîsa! İstemek yalnız şu üç sınıf insanlardan herhangi birisi için helâldir:<o:p></o:p></b></p>
<ol start="1" style="margin-top: 0cm;" type="1">
<li class="MsoNormal"><b>Bir cemâate veya ferde kefil olarak
borçlanan kimseye, keffâleti yerine getirene kadar istemek helâl olur.
Fakat aldığı sadaka ile yüklendiği borcu ödedikten sonra artık istemekten
kendini tutar.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Serveti bir âfete uğrayıp helâk olan
kimseye de hayat ve maîşette zarûri olan ihtiyaçlarını temin edinceye
kadar istemek helâl olur.<o:p></o:p></b></li>
<li class="MsoNormal"><b>Zengin iken fakirliğe ve ihtiyaca
düçâr olan kimsenin de istemesi mübahtır. Bu devlet düşkünü kimse de aklı
başında konu komşuları ve hemşehrilerinden üç kişi arasında: Fulân kimseye
bir fakîrlik musîbeti isâbet etmişitir! Denilerek acınacak derecede
şiddetli bir ihtiyaç için de bulunmalıdır. Buda hayat ve maîşette zarûrî
olan ihtiyaçlarını temin edinceye kadar helâl olarak isteyebilir. <o:p></o:p></b></li>
</ol>
<p class="MsoNormal"><b>Ey Kabîsa! Bu üç
sınıf insandan başkasının istemesi harâmdır. O dilenci dilendiği şeyi harâm
olarak yer.”<span style="color: red;">(Nesai sunenu’l kubra <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İSTEME VE HIRS GÖSTERME OLMAYARAK KENDİSİNE BİR ŞEY VERİLEN
KİMSE İÇİN BU İHSÂNI ALMANIN MÜBAHLIĞI BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibnu Ömer dedi ki: Ömer ibnul Hattâb radıyallahu
anh’den işittim, şöyle diyordu: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ara sıra
bana Beytu’l-Mâldan bana gâzilik bahşişi verirdi. Ben de: Bunu, benden daha
fazla muhtaç olan fakire veriniz, derdim. Nihayet bir kere daha bana bir mal
bahşişi verdi. Ben yine: Bunu, benden daha muhtaç olan birine veriniz, dedim.
Bunun üzerine Rasulullah : <b>“Sen bunu al!
Sana bu maldan bir şey geldiğinde sen harîs olmadığın ve isteyicisi de
bulunmadığın halde o malı al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine temâyul
ettiği bir malın peşinde de nefsini koşturma.” </b>Buyurdu.<b><span style="color: red;">(ahmed Müsned)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah ibn Ömer’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem, Ömer ibnu’l-Hattâb radıyallahu anh’e (Beytu’l-Mâl’den) atiyye verirdi
de Ömer de o’na: Ya Rasûlullah! Bunu, benden daha ziyade muhtaç olan bir
kimseye ver, derdi. Rasûlullah cevaben şöyle buyurdu: <b>“Bunu al da istersen kendine mal yap, veyâhut sadaka yap. Harîs
olmadığın ve isteyicisi de bulunmadığın halde sana bu maldan bir şey geldiğinde
sen onu al. Böyle kendi gelmeyen ve nefsin kendisine meylettiği bir malın
arkasından nefsini tâkip ettirme, buyurdu.” </b>Abdullah’ın oğlu Sâlim der ki:
İşte bundan dolayı (babam) İbn Ömer, kimseden bir şey istemez ve kendisine
verilen hiçbir şeyi de ret etmezdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İbnu’s-Sâıdiyy el-Mâliki dedi ki: Ömer ibnu’l-Hattâb, beni
zekât alıp toplamaya memur etti. Zekâtları topalayıp bitirdiğimde bunları
kendisine teslim ettim. Çalışma ücretimin bana verilmesini emretti. Bunun
üzerine ben: Ben Allah için çalıştım. Benim ücretim Allah üzerindedir, dedim.
Ömer cevaben: Sana verileni al. Çünkü Rasûlullah zamanında ben de bu işte
çalıştım da o, benim çalışma ücretimi bana verdi. Ben, Rasûlullah’a senin bana
söylediğin gibi söyledim. Bunun üzerine Rasûlullah: <b>“İstemeden sana bir şey verildiğinde bunu ye ve tasadduk et.” </b>Buyurdu.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">İMAM AHMED BİN HANBEL’İN MÜSNEDİ </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">İNSANLARDAN BİR ŞEY İSTEMEKTEN VE DİLENMEKTEN SAKINMAK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">hilalb. Hısn anlatıyor: Ebû saîd el-Hudrî’nin yanında
misafir oldum. Bir defasında denk gelip aynı mecliste oturduğumuzda şöyle
anlattı: Bir gün açlıktan karnıma taş bağlamıştım. Hanımım veya annem bana:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e git ve ondan bir şeyler iste. Falan
gidip istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona verdi. Falan da gidip
istedi, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem ona da verdi” dedi. Ben: “Eğer ihtiyacım olan şeyi bulamazsam giderim”
dedim. (Açlığımızı giderecek) bir şey bulamayınca Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’e gittim ve hutbe verdiğine şahit oldum. Hutbesinde şu sözlere yetiştim:
<b>“Hayâ ederek dilenmekten kaçınan kimseyi
Allah iffetli kılar. Kanâat ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye
muhtaç etmez. Bizden bir şey isteyene varsa yardım eder, yoksa da teselli
ederiz. Ancak iffetli kalıp bizden bir şey istemeyen, bizim için isteyenden
daha sevilendir.” </b>Bunun üzerine ben bir şey istemeden geri döndüm. Ondan
sonra Yüce Allah hâlâ bize rızık verir. Hatta Ensar arasında rızkı bizden çok
olan bir aile tanımıyorum.<b><span style="color: red;">(Darimi buhari Müslim Tirmizi Nesai İbn Ebi Asım İbn Hibban<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebu Saîd El-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Utanarak
dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli kılar” </b>buyurdu.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMEMEK ÜZERE BİÂT ETMEK BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âsım der ki: Ebu’l-Âliye’ye: “Sevbân kimdir?” diye
sorduğumda: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in azatlısıdır” karşılığını
verdi. Sevban’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kim bana insanlardan bir şey istememe
konusunda garanti verir de, ben de ona
Cennete</b>(gireceğine) <b>garanti
vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Sevbân kimseden bir şey
istemezdi.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sevbân’ın bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Kim bana bir şey konusunda
garanti verir de, ben de ona Cennete</b>(gireceğine)<b> garanti vereyim?” </b>diye sorunca, ben: “Ben” cevabını verdim. Bunun
üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“İnsanlardan bir şey isteme” </b>buyurdu. Sevbân bineğe binmişken
kamçısı düşünce bile kimseye: “onu bana ver!” demez, kendisi inip alırdı.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KANÂAT, İFFET VE VERA(=GÜNAH KORKUSU)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Yaratılış,
huy ve mal konusunda sizden daha üstte bulunanlara değil, sizden daha aşağıda
olanlara bakın.”<span style="color: red;">(SAHİH) </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem: <b>“Allah’ın size
bahşettiği nimetleri değersiz görmemeniz için bu konuda sizden daha üstte
olanlara değil, sizden daha aşağıda olanlara bakın” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Fadâle b. Ubeyd der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem: <b>“Müslüman olan, geçimi kendisine
yetecek kadar olup buna kanâat eden kişiye ne mutlu” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(SAHİH)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Saîd el-Hudrî’nin bildirdiğine göre Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem: <b>“Kanâat
ederek dilenmekten kaçınan kimseyi Allah kimseye muhtaç etmez. Hayâ ederek el
açmaktan kaçınan kimseyi Allah kimseye avuç açtırmaz” </b>buyurmuştur.<b><span style="color: red;">(HASEN)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ SÜNEN-İ KEBİR’DE <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">ELİNİN İŞİ VE ALLAH’IN VERDİĞİYLE KİMSEYE EL AÇMADAN İFFETLİ
VE KANAÂTKAR OLMANIN FAZİLETİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn mes’ûd’un bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kime bir
geçim darlığı gelir de, o kimse bu durumunu insanlara anlatıp kapatmaya
çalışırsa, o kimsenin ihtiyacı kapatılmaz. Kime de bir geçim darlığı gelir de
bu sıkıntısını Allah’a arz ederse Allah’ın ona acil bir ölüm veya acil bir
zenginlikle imdat etmesi yakındır.” <span style="color: red;">Ebu Davud (1645),
Tirmizi (2326,”hasen sahih garib”), Hakim Müstedrek(1/408) ve Ahmed
Müsned(3696), Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1448) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">DİLENMENİN MEKRUHLUĞU VE BUNU TERKETMEYE TEŞVİK<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Dilenmek için Şam’a gitmek
üzere yola çıkmıştık. Şehre vardığımızda İbn Ömer bize şöyle dedi: “Şam’a
dilenmek için geldiniz. Oysa ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in : <b>“Dilencilik sizden birinizle beraber
bulunacak, hattâ Allah’ın huzuruna, yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır”
</b>buyuruduğunu işittim.<b><span style="color: red;"> Nesâi (2584), Yakub b. Sufyan, el-Ma’rifetu
ve’t-târih(1/370) ve Ahmed Müsned(4638)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Buhari Sahih’de muallak olarak ve Muslim ise Ma’mer
kanalıyla Abdullah b. Muslim’den muhtasar olarak rivayet etmiştir…</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muâviye’nin bildirdiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Bir şeyler
isterken yüzsüzlük ederek ısrar etmeyin. Vallahi, vermek istemediğim halde
ısrarla benden bir şeyi isteyip alan kişinin aldığının bir bereketi olmaz. <span style="color: red;">Nesâi (2592) Ahmed Müsned (16893) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Müslim, Sahih’de İbn Nümeyr kanalıyla Sufyan’dan rivayet
etmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">KİŞİNİN İDARECİDEN İSTEMESİ VEYA KAÇINILMAZ BİR İŞ İÇİN SALİH
BİR KİŞİDEN İSTEMESİ BÂBI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Semure’nin bildirdiğine göre Allah Rasûlu sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kişinin
başkalarına el açması yüzünü tırmalatması demektir. İsteyen yüzünü tırmalatsın,
isteyen de bundan uzak dursun. Fakat kişinin kaçınılmaz bir iş için istemesi
veya idareciden istemesi bunun dışındadır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal">Zeyd b. Ukbe der ki: bu hadisi (Zalim lakaplı vali) Haccâc
b. Yusuf’a anlattığımda: “Benden iste, ben idareciyim” dedi. <b><span style="color: red;">Ebu Dâvud(1639), Nesâi(2598),
Tirmizî(681), Tayalisi(930) ve Ahmed
Müsned(20265) . Elbânî, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1443) sahih olduğunu
söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;">“ALLAH RIZASI İÇİN” DİYEN DİLENCİYE VERMEK BÂBI <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">İbn Ömer’in bildirdiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Allah için
size sığınanı himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene veriniz. Sizi
dâvet edenin dâvetine icabet ediniz. Size iyilik yapanı mükâfatlandırınız.
Şayet vercek mükâfat bulamazsanız, ona karşılık verdiğinize kanâat getirinceye
kadar ona dua ediniz.”<span style="color: red;"> Ebû Dâvud(1672-5109),
Nesâi(2566), Tayâlisî(2007), Ahmed Müsned(5365) ve İbn Hibbân(3408). Elbâni, Sahîhu Süneni Ebû Dâvud’da (1468)
sahih olduğunu söylemiştir.<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">BEYHAKİ ŞUABU’L-ÎMÂN’DA<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Şekik anlatıyor: Bir arkadaşımla
birlikte Selmân’ın yanına girdim. Selmân bize ekmek ve tuz ikram edip:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize külfet altına girmeyi yasaklamış
olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim” dedi. Arkadaşım: “Tuzumuzun
içinde keşke kekik de olsaydı” dedi. Bunun üzerine Selmân ibriğini bakkala
gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu tuzun içine döktü. Yemeğimizi
yedikten sonra arkadaşım: “Rızık olarak verdiği şeye karşı bize kanâat veren
Allah’a hamd olsun” deyince, Selmân: “Rızıklandığın şeye karşı kanâatkâr
olsaydın ibriğim bakkalda rehin olmazdı” karşılığını verdi.<b><span style="color: red;"> Ravileri güvenilir. Taberânî,
M.el-Kebir(6/288(6084,6085), Ahmed Müsned(5/441) ve Hâkim Müstedrek(4/123)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım der ki: “Dünyayı iki
türlü buldum. Biri benim, diğeri de başkasının. Benim olanı, göklerde ve
yerdeki her yolu deneyerek zamanı gelmeden elde etmek istemem, elde edemem.
Başkasının olanı geçmişte elde edemedim. Şimdiden sonra neden isteyeyim?
Başkasının rızkının benden korunduğu gibi, benim de rızkım başkasından korunur.
Bunların hangisi için ömrümü tüketeyim.”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Ebû Hâzım’a: “Malın
nedir?” diye sorulunca: “En hayırlı varlığım Allah’a güvenmem ve insanların
elinde olandan ümidimi kesmemdir” cevabını verdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">İdarecilerden birisi Ebû Hâzım’a:
“İhtiyacını bize ilet” deyince: “Heyhat! İhtiyacımı vermesine engel
olunamayacak olana arz ettim. Bana verdiğine kanâat ederim, vermediğine de razı
olurum” karşılığını verdi. <b><span style="color: red;">Ebû Nuaym Hilye(3/237) <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Süfyân der ki: Valilerden biri Ebû
Hâzım’a: “Bir ihtiyacın varsa söyle” deyince, Ebû Hâzım: “Heyhat ki heyhat! Ben
ihtiyacımı, istekleri boş çevirmeyecek olana arz ettim. Bundan dolayı da bana
verdiğine kanâat eder, vermedikleri için de rıza gösteririm” karşılığını verdi.
İbn Şihâb: “Kendisi (Ebû Hâzım) komşum olur ve şu ana kadar böyle düşündüğünü
bilmiyordum” deyince, Ebû Hâzım: “Ama zengin biri olsaydım bunu bilirdin”
karşılığını verdi.</p>
<p class="MsoNormal">Ebû Hâzım devamını şöyle anlatır:
“İçimden yine de vali elimden kurtulamayacak diye düşündüm ve ona şöyle dedim:
“Daha önceki âlimleri valiler yanlarına çağırır, ancak onlar valilerden
kaçardı. Bugünün âlimleri ise ilimleri bütün yönleriyle elde ettikten sonra
valilerin kapılarına geldiler. Valiler onlardan kaçarken, onlar valilerin
peşinden koştular.” <b><span style="color: red;">Fesevî Ma’rife(1/679) ve bir kısmını Ebû Nuaym Hilye(3/237)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: lime;">HEYSEMİ:
Mecma’uz-Zevaid<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Âişe r anha’nın bildirdiğine göre
Rasûlullah SAV şöyle buyurmuştur: <b>“Bu
dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Biz bir kişiye, kendisi istemediği ve tenezzül
etmediği halde, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey kendisine
bereketli kılınır. Ancak, kendi isteğimizle cânı gönülden seve seve
değil de, onun isteği ve tenezzül etmesi üzerine birinize bu dünya malından bir
şey verecek olursak bu verdiğimiz şey, kendisine bereketli kılınmaz.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Ömer b. el-Hattâb r anh dedi ki:
“Yâ Rasûlullah! Sen bana şöyle söylemiştin: <b>“Senin için en hayırlı olan, insanların hiç birinden bir şey istememendir.”
</b>Rasûlullah SAV buyurdu ki: <b>“O
dediğim başkalarından istemendi. Sen istemediğin halde Allah’ın sana verdiği
ise onun seni rızıklandırmasıdır.”<span style="color: red;"> </span></b><span style="color: red;">Heysemi: derim ki bu sahih’te kısa metinle yer almıştır.
Hadisi Ebû Ya’la rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;">CELALEDDÎN es-SUYÛTÎ: el-Câmi’us-Sağîr </span><o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>Not: burada zikr edecegimiz rivayetler Şeyh Elbânî Rahimehullah
Sahîhu’l-Câmî’de Sahih hükmü verdiği rivayetlerdir.<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Rasulullah SAV rivayet edildiğine
göre: <b>“İslam yoluna yöneltilen ve rızkı
kendisine yetecek kadar olup buna kanaat eden kişi kurtuluşa ermiş demektir.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Muhammed ailesinin dünyada rızkını kendine yetecek kadar
kıl.” <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Allah’ım! Gerçek hayat, ancak ahiret hayatıdır”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal">Yine bir rivayette:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b>“Az ve yeterli olan, çok ve oyalayandan daha hayırlıdır.”<o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"> <b><span style="color: lime;">BEYHAKİ KÜLLİYATI<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat ve iffet bölümünde şunları
zikretmiştir.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Sa’d b. Ebî Vakkâs der ki: Adamın
biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve : “Ey Allah’ın Rasûlu!
Bana öz ve kısa bir nasihatte bulun” dedi. Peygamber SAV adama şöyle buyurdu: <b>“İnsaların ellerindekinden yana ümidini
kes! Tamahkâr olmaktandan da sakın! Zira tamahkârlık her zaman fakirlik
demektir. Her namazı son namazmış gibi kıl. Sonunda özür dileyeceğin şeyleri
yapmaktan uzak dur.”<span style="color: red;">(Hakim müstedrek zehebi sahih
demiştir)<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">Abdullah b. el-Mubarek der ki: </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir mahlûka boyun eğme </p>
<p class="MsoNormal">Çünkü bu, dinine zarar verir</p>
<p class="MsoNormal">Rızkını Allah’ın hazinelerinden
iste</p>
<p class="MsoNormal">Allah’ın bu kâf ile nûn (ol emri)
arasındadır.</p>
<p class="MsoNormal">Görmüyor musun umut bağladığın
herkes </p>
<p class="MsoNormal">İnsanlardan miskin oğlu miskindir </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Abdillah Muhammed b. Arafe
en-Nahvî der ki:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Zaman sana sıhhat elbisesini
giydirirse</p>
<p class="MsoNormal">Ve günlük azığın gelip gidiyorsa</p>
<p class="MsoNormal">Zengin olanlara gıpta etme</p>
<p class="MsoNormal">Çünkü zaman onlara verdiği kadar
alır</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Muhammed b. Abdilkerîm el-Mervezî
der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zâhid olan kardeşi Abdullah b. Eksem,
Merv’den kendisine şöyle yazdı:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Bir topak tuzla yenilen bir yemek </p>
<p class="MsoNormal">Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha
lezizdir</p>
<p class="MsoNormal">Sahibini helâke yaklaştıran bir
yiyecek </p>
<p class="MsoNormal">Kuş için tuzağa konulan buğday
gibidir”</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ebû Bekr el-Varrâk der ki:
Açgözlülüğe, “Baban kim?” deselerdi, “Takdir edilen hakkında şüphe etmektir”
derdi. “Ne iş yaparsın?” deselerdi, “Zillet kazanırım” derdi. “Amacın nedir?”
deselerdi, “Mahrûmiyet” derdi.</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Sehl b. Muahammed b. Süleymân,
başkasına ait şu şiiri söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hırs kötüdür, tamah ta aynı şekilde</p>
<p class="MsoNormal">Hiçbir zaman hırs ve verâ bir arada
olmaz</p>
<p class="MsoNormal">Hırslı olan başkasında olana göz
diker</p>
<p class="MsoNormal">Başkasında olana göz dikende doymaz</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Buhturî kendisine ait şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Hafifi bile ağır olan bir işi
yüklenmeye azmettiğimi görürüm</p>
<p class="MsoNormal">Kısmetime düşene razı olsaydım, az
olan şey çok olana karşı bana yeterdi.</p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"> </p>
<p class="MsoNormal">Muzaffer el-Kırmısînî şu şiiri
söyledi:</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal">Kanaat her şerefi bana verdi</p>
<p class="MsoNormal">Kanaatten daha büyük şeref var
mıdır</p>
<p class="MsoNormal">Kanaati kendin için sermaye yap</p>
<p class="MsoNormal">Ve takvayı da bu sermayenin malı
yap</p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal">
</p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: red;"> </span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> <o:p></o:p></b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><b> </b> </p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-55185657994537305402019-06-10T12:18:00.000-07:002019-06-10T12:18:19.623-07:00Mukaddime<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">Mukaddime<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şüphesiz hamd yalnız Allah’adır. O’na hamd eder.
O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin
kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah’ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz.
O’nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şahadet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.
O, bir ve tektir. O’nun ortağı yoktur. Yine şahadet ederim ki, Muhammed
Allah’ın kulu ve Rasuludur.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ey iman edenler! Allah’tan nasıl
korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak Müslümanlar olarak ölünüz.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Al-i İmran; 3/103)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ey insanlar! Sizi tek bir candan
yaratan ve ondan eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadınlar türeten
Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz
Allah’tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah
üzerinizde tam bir gözetleyicidir.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(en-Nisa;
4/1),<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve
dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin,
günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse büyük bir
kurtuluşla kurtulmuş olur.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(el-Ahzab;
33/70-71)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bundan sonra;<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı yolların
en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü
sonradan çıkarılanlardır. Her sonradan çıkarılan şey bidattir ve her bidat
sapıklıktır. Her sapıklıkta ateştedir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bu risalede ana hatlarıyla geçmiş ümmetlerde ve bu
ümmet içerisinde haktan sapmaları temel teşkil eden bazı unsurları zikrettim.
Daha geniş bilgiye ulaşmak isteyenler <b>Bizden
Olmayanlar </b>adlı çalışmamı tavsiye ederim. Allah Azze ve Celle’den bizleri
hakkı hak olarak bilip ona ittiba etmekle, bâtılı bâtıl olarak bilip ondan
uzaklaşmakla rızıklandırmasını dilerim.
<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebû Muâz Seyfullah Erdoğmuş <o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-60897096452274362022019-06-10T12:15:00.000-07:002019-06-10T12:15:05.156-07:0043-Bid’atçilerin İyilikleri İle Kötülüklerini Tartmak<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">43-Bid’atçilerin
İyilikleri İle Kötülüklerini Tartmak<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Asrımızda ortaya çıkan bid’at kaidelerden birisi,
bid’atçilerin iyi taraflarından da bahsetmektedir. Bunun hakikatinde bidat
ehlinden sakındırmanın iptali vardır. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bu metod Kur’an, sünnet ve salih selefin,
kendilerinden sakındırılan kimselerin iyiliklerinden bahsetmeme yoluna
aykırıdır. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bid’atçi ve onunla beraber olanlar övüldüğü takdirde
onlar buna tutunur ve insanlar arasında yayarak kötülemeyi gizlerler. Bundan
sonra da dinin, bid’at ehlinden sakındırılmasına yönelik maksatları ele geçmez.
Bilakis bu onlara bir davet ve onları savunmak olur.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Onların kötülüklerinden bahsedilen bir makamda
iyiliklerini de zikretmek, dinleyenler üzerinde onları hafife almaya veya
onlara meyletmeye sebep olur. Bu durumda onlardan sakındırmanın bir etkisi ve
manası kalmaz. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyh Fevzan, muvazene hakkında sorulduğu zaman şöyle
cevap vermiştir: “Onların güzellikleri zikredildiği zaman bunun anlamı onlara
davet etmektir. Onların yalnızca hataları zikredilir.”<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ehl’i Sünnet imamları akideye dair eserlerinde bid’at
ehlinden buğz edip düşmanlık gösterme konusunu zikretmişler, mutlak olarak
herhangi bir açıdan onlara sevgi ve yakınlık gösterilmesini zikretmemişlerdir.
Nitekim bu hususu şehvetleri sebebiyle isyan ve günah ehli olanlar hakkında
zikretmişlerdir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bu imamların yaptıkları, iki durum arasında fark
olduğunu gösterir. Bunların arasında ayrım yapmayan önceki imamların yolu
üzerinde değildir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İmam İbn Batta rahimehullah, el-İbânetu’l-Kubrâ’da
şöyle demiştir: “Dinin hususunda bid’at ehlinden hiç kimseye danışma,
yolculuğunda onunla arkadaşlık etme. Mümkünse onunla yakın komşu da olma.
Zikrettiğimiz hususlardan bir şeye itikad eden herkese karşı darılıp
öfkelenmemiz ve bu kimselere yakınlık gösteren, onları destekleyen, savunan ve
arkadaşlık eden herkesi de terk etmemiz sünnettendir. Kişi bunu yaparsa sünneti
izhar etmiş olur.”<span style="color: lime;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İmam Ebu Osman es-Sâbûnî rahimehullah,
Akidetu’s-Selefi ve Ashabi’l-Hadis kitabında şöyle demiştir: “Bid’at ehlini kahretmek,
onları zelil etmek, aşağılamak, onlardan uzaklaşmak, onları uzaklaştırmak,
onlarla arkadaşlık edenlerden ve beraber bulunanlardan da uzaklaşmak, böylece
onlardan uzaklaşıp terk etmek suretiyle Allah Azze ve Celle’ye yakınlaşmak
görüşünde ittifak etmişlerdir.”<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yine şöyle demiştir: “Bid’at ve sapıklık ehlinden
uzaklaşırlar, hevâ ve cehalet sahiplerine düşmanlık ederler, dinde ondan
olmayan şeyler çıkaran bid’at ehline buğz ederler. Onları sevmez ve onlarla
arkadaşlık etmez, onların sözlerini dinlemez ve onlarla oturmazlar.”<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İmam Beğavî rahimehullah da Şerhu’s-Sunne’de şöyle
demiştir: “Sahabe, tabiun ve onlara tâbî olan sünnet âlimleri, bid’at ehline
düşmanlık edip onları terk etmek hususunda söz birliği ( icma ) etmişlerdir.”<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Salih selef bid’at ehlinden sakındırmış ve onlardan
sakındırma hususunda mübalağa göstermişlerdir. Onlarla oturmayı, arkadaşlık
etmeyi, sözlerini dinlemeyi yasaklamışlar ve onlardan uzaklaşmayı, düşmanlık
göstermeyi, onlara buğz etmeyi ve onları terk etmeyi emretmişlerdir.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bid’at ehlini terk etmek ile kastedilen; onlardan
uzaklaşmak, onlara sevgi ve yakınlık göstermeyi, onlara selam vermeyi, ziyaret
etmeyi, hasta ziyaretinde bulunmayı ve benzerlerini terk etmektir. Bid’at
ehlini terk etmek, Allah Teâlâ’nın şu ayetinden dolayı farzdır:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Allah’a ve âhiret gününe îman eden bir
kavmin, babaları yahut oğulları yahut kardeşleri yahut da akrabaları bile
olsalar, Allah’a ve Rasûlüne karşı gelen kimselere sevgi beslediklerini
görmezsin.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Mucadele<b> </b>22)”<b><span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bid’at ehli Allah’a ve rasûlüne karşı gelenlerdendir.
Onlara sevgi beslenmez ve yakınlık gösterilmez. Bu konuda ümmetin selefi
ittifak etmişlerdir. Onların menhecinde gitmek ve onlara muhalefet etmemek
farzdır. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bir kimse şöyle diyebilir: “Bid’atçiye sevgi ve
yakınlık gösterilmeyecek ve değer verilip hiçbir açıdan övülmeyecekse, bu onu
kâfire benzetmek olmaz mı? Veya o bir kâfir midir ki, ona hiçbir açıdan sevgi
ve yakınlık gösterilmiyor? <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Cevap: Şüphesiz bid’at ehline buğz etmek ve düşmanlık
göstermek, sakındırma ve ta’zir bâbındadır, kâfir ve mürtet sayma bâbından
değildir. Mesela ona selam vermemek, arkadaşlık etmemek, onunla oturmamak,
hastalığında ziyaret etmemek, öldüğünde cenaze namazını kılmamak gibi hükümleri
uygulayan kimse hakkında: “Bid’at sahibini tekfir ediyor” denilebilir mi? <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İşte bunun gibi, bid’atçiye hiçbir açıdan sevgi ve
yakınlık göstermeyen kimseye de, eğer bid’ati küfre sokan bir bid’at değilse,
onu tekfir etmediği söylenir. Bu tavır ancak sakındırma, ta’zir ve dinde
nasihat bâbıdadır. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Tekfir edilmeyen bid’at ehli, bu dinin fâsıklarından ise,
aynı günahkârlarda olduğu gibi onlarda da övgüyü ve yakınlığı gerektiren haller
ile kınanmayı ve düşmanlığı gerektiren haller bir araya gelmiş olabilir. Lakin
bid’atçiye övgüde bulunmaktan ve ona yakınlık göstermekten yasaklanması,
cezalandırma, Müslümanlara nasihat ve suçluların yoluna tâbî olmaktan
sakındırma bâbındadır. Çünkü insanlar günahkârlara aldanmazlar ama bid’at
sahibine aldanırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyh Rebi b. Hâdî el-Medhalî’ye şöyle soruldu:
“Bid’atçi bir kimseye sevgi göstermeyle buğz etme bir araya gelir mi?”<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şöyle cevap verdi: Allah için sevmek ve Allah için
buğz etmek imanın en sağlam kulplarındandır. Bu sevgiye ihlas sahibi sadık
müminler girer. Çünkü sen bu kimseleri Allah Azze ve Celle için seversin. Bu
buğzun kapsamına; çeşitli sınıflarıyla münafıklara ve kâfirlere buğz etmek de
girer.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Nitekim bid’at ehli de bu kapsamdadır. Çünkü onların,
bid’ati Allah’ın kitabına ve Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine
muhalefetten payları vardır. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yine akide ve menhec olarak kâfirlere ve münafıklara
uyum göstermek suretiyle yaptıkları muhalefetten dolayı buğzdan nasipleri
vardır. Selefin sözlerini ve sünnet kitaplarının genelini iyi düşünecek
olursak, böyle bir dağıtımı bulamayız.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bid’at ehli meselesinde kalbi bir açıdan sevgi
göstermeye ve diğer bir açıdan buğz göstermeye dağıtmayı bulamayız. Selef’te
bulacağımız şey; bid’at ehline karşı yalnızca buğz etmek ve onları terk
etmektir. Hatta imamlardan, sünnet imamlarından biri olan, müceddidlerden
sayılan, Şerhu’s-Sunne, tefsir ve daha bir çok faydalı eserlerin sahibi
el-Begavi rahimehullah ve Şerhu Akideti’s-Selefi Ashabi’l-Hadis adlı eserin
sahibi İmam es-Sâbûnî rahimehullah gibi bir çok kimse, bid’at ehline buğz
edilmesi, onların terk edilip alakanın kesilmesi konusunda icma
nakletmişlerdir. Bu sahabenin ve onlardan sonrakilerin icma ettikleri bir
husustur.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bir kimsenin sevgi ve buğzu bir araya
getirebileceğini, bunları iki kısma ayırıp dağıtabileceğini, işlediği bid’at
kadar buğz edip, kalan sünnet kadarıyla sevgi gösterebileceğini zannetmiyorum.
Bu imkânsız olanı yüklemek olurdu.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bu İslam imamlarından bir kimsenin sözü dahi olsa,
herkesin sözü alınabilir veya reddedilebilir. Onun sözlerinin durumu aynı
sünnet imamlarının sözleri gibidir. Hak olanı kabul eder ve başımız üzerine
kaldırırız. Hatalı olan sözler ise reddedilir. Her sözü alınıp, hiçbir sözü
reddedilmeyecek olan ancak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’dir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Selef, sahabe hata etmesine rağmen, birbirlerine
hürmet eder, saygı gösterirlerdi. Lakin onların hatası alınmaz. İsmet (korunmuşluk)
ancak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve nebiler (aleyhimu’s-selâm)
için, tebliğ ettikleri konularda söz konusudur. Onlardan başkaları ise hataya
düşmekten korunmuş değillerdir. Bu yüzden ne Ömer radıyallahu anh’ın ne Osman
radıallahu anh’ın bir şey hakkında şüpheli gelen bir sözünü almadıklarını,
reddettiklerini görürsün. Ali, ibn Abbas ve İbn Mes’ud radıyallahu anhum’un
şüpheli gelen sözünü reddetmişlerdir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Onlardan sonraki büyük imamlardan; said b.
el-Museyyeb, Malik, el-Evzâî, es-Sevrî, eş-Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve daha
başkalarının bazı sözlerini almamışlar, ancak hakka uygun olan, kitap ve
sünnete uygun olan sözlerini almışlardır, bununla beraber onlara hürmet
etmişler, onlardan razı olmuşlar ve onların hata da eden, isabet de eden miçtehitler
olduklarına itikat etmişlerdir. Bu, hakkında içtihadın caiz olduğu, Allah’tan
ve rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’den bir nas bulunmayan meseleler
hakkındadır.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Kendisinde bulunan sünnet oranında sever, onda
bulunan bid’at oranında da buğz ederiz” sözüne gelince, selefte böyle bir söz
bulunmaz. Nitekim bazı kitaplarda bu fikrin münakaşasını yaptık ve “muvazene
(iyiliklerle kötülükleri tartma)” ehline ve onlara bağlananlara reddiye verdik.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bir kimseye onda bulunan sünnet oranında sevgi
gösterilir, bidati oranında da buğz edilir” görüşünü Şeyhulislam İbn Teymiyye
rahimehullah’ın sözüyle gizliyorlar. Bu iddiaları selefin ve onlara uyanların
sözleriyle, hatta icmalarıyla reddettik. Allah’tan bizlere sünnet üzerinde
sabit kılmasını dileriz.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Lakin buğzun farklı dereceleri vardır. Bir Yahudiye,
bir Hristiyana buğzdan daha fazla buğz edilir. Hristiyanlara da, Yahudilere de
buğz eder, onları sevmeyiz. Lakin Yahudilerin düşmanlığı daha şiddetlidir. <b>“İman edenlere düşmanlık bakımından
insanların en şiddetlileri olarak Yahudileri ve şirk koşanları bulursun.”</b>(Maide
72)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Hristiyanların Müslümanlara buğzu veya düşmanlığı ise
Yahudilerinkinden daha azdır. Bu sabit bir şeydir. Bunu vakıa ve tarih
ispatlamıştır. Müslüman, Hristiyanların ülkelerinde yaşamaya güç yetirebilir.
Nitekim Müslümanlardan birçok kimsenin Hristiyan ülkelerinde yaşayabildiklerini
görürsün. Ama Yahudi ülkelerinde yaşamaya güç yetiremezler. Hatta Yahudiler,
kendi ülkeleri bir tarafa, Hirstiyanların ülkelerinde dahi onlara musallat
olurlar. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Aynı şekilde bir sünnî de Rafızilerin yanında
yaşayamaz. Yahudilerden bile göremeyeceği baskı ve eziyetler görür. Onlarda
bulunan küfürlere rağmen Rafızileri nasıl sevebiliriz? Onlar bize Yahudilerin
buğzundan bile daha fazla buğz ederlerken onları nasıl sevebiliriz? Sevgiyi
bizimle onlar arasında nasıl taksim edebiliriz? Sen selefin hiçbir kitabında bu
muvazeneyi göremezsin. Biz birçok fırkaları olan Sufilere ve diğer bid’at
ehline, Eş’arilere ve diğerlerine buğz ettiğimizde, Yahudilere ve Hristiyanlara
buğz ettiğimiz gibi buğz etmeyiz. Yani sevgi de iman gibi artar ve eksilir.
Kullar hakkındaki sevginin farklı dereceleri vardır. Buğz da böyledir.
Yahudilere olan buğzum, Hristiyanlara olan buğzum gibi değildir. Bid’at ehline
olan buğzum da böyle değildir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Eğer Yahudi ve Hristiyan kâfirleri, mesela Eş’ari ve
Sûfiler gibilerine saldırırsa onları savunuruz. Bu bid’at ehline buğz etmemize
rağmen, o düşmanlara karşı bunları müdafaa ederiz. Onların bize karşı buğzu ise
daha şiddetlidir. Onlarda böyle bir sevgi dağılımı yoktur. Onların yapması
gereken şey bizleri sevmeleri ve üzerinde bulunduğumuz şeye dönüş yapmalarıdır.
Lakin ne sevgi ne de insaf gösterirler. Bilakis bazı aşırıları zulüm ve
düşmanlık ederek bizi tekfir ederler. Biz ise onları tekfir etmeyiz ve onlara düşmanlığımızı
kâfirlere olan düşmanlık derecesine vardırmayız.”<b><span style="color: lime;">4<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Nasru’l-Aziz
(s.8)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Tuveycirî,
El-Kavlu’l-Beliğ (s.31-33)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Lum’atu’l-İtikad
(s.110)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">4 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Rebi
b. Hâdî el-Medhalî, Avnu’l-Bârî (2/981)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-92228507710230631832019-06-09T07:36:00.000-07:002019-06-09T07:37:41.725-07:0042-Müslümanların Yöneticilerine Karşı Ayaklanmak<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">42-Müslümanların
Yöneticilerine Karşı Ayaklanmak<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bid’at ehli lanetli esaslarını yöneticilere karşı
ayaklanma üzerine dayandırmışlardır. Bu konuda en meşhurları Mutezile ve
onların yolunda giden Zeydiler ve ortaya çıkışını bekledikleri Mehdi ile
ayaklanacak olan Rafizilerdir. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Hureyre radıyallahu anh “Ben Allah rasulünden iki
kap dolusu ilim aldım, birini size yaydım, diğerini de açıklasam boynumu
vurursunuz” demiştir.”<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Hureyre radıyallahu anh “ Allah’ım bana sefihlerin
idareci olduğu zamanları gösterme” diye dua ederdi. Nitekim hicri 60 senesinde
vefat etmiş ve 61 yılında da Huseyn radıyallahu anh’ın Yezid’e karşı
ayaklanması ve şehit edilmesi gerçekleşmiştir. Her ne kadar İbn Ömer, Ebu Said
radıyallahu anhum gibi sahabeler bu ayaklanmasının doğru olmadığını nasihat
etmişlerse de Huseyn radıyallahu anh onları dinlememiştir. Allah rasulü ise
Müslümanlar için daha faydalı bir metod uygulayan Hasen radıyallahu anh’ın
tavrını övmüştür.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın açıklamadığı kısımda
fitneler ve zalim idarecilerin bilgisi vardı. Allah rasulü bunları herkese
açıklamamıştı. Zalim idarecileri bilmek ve onları her yerde kötülemek asıl gaye
olsaydı Allah rasulü bunları herkese açıklardı. Aynı şekilde Ebu Hureyre
radıyallahu anh de bu gayeye uygun hareket etmiş ve toplumun ıslahının
idarecilerin ıslahından önce geldiğini bildiğinden böyle hareket etmiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İdarecilerin ıslahını hedef edinen insanlar ise
toplumlarındaki tehlikelere gafil kalmaktadırlar. İdarecileri hedef
aldıklarından olsa gerek, idarecilerin otoritesini sarsan yürüyüş ve
protestolara sevinirlerken, bu idarecilere ayaklananların başka bir küfür olan
demokrasiyi talep ettiklerini görmezden gelmektedirler.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ehl-i Sünnet, Huseyn radıyallahu anh’ın Yezid’e karşı
ayaklanması, Muhammed Nefsu’z-Zekiyye olayı vb. ayaklanmaları tecrübe ettikten
sonra yönetime karşı ayaklanmaların faydadan çok zarar getirdiği hususunda
ittifak etmişler ve yöneticiye karşı isyan etmeme Ehl’i Sünnet’in bir kaidesi
haline gelmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yöneticiye ayaklanmanın caiz olması için de bazı
şartlar tayin etmişlerdir. Bunların başlıcaları; yöneticinin üzerinde ihtilaf
bulunmayan apaçık bir küfürle kafir olması, ona karşı ayaklanacakların
yöneticiyle en azından eşit güce sahip olması, bu yöneticinin yerine sâlih bir
Müslüman yönetici getirebilecek güce sahip olmaları -
günümüzdekiler gibi demokrasi küfrünü talep etmeleri değil -, ve
maslahat mefsedet değerlendirmesi yapılarak bu ayaklanmaların getireceği
maslahatın, mefsedetlerinden baskın gelmesi…<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yürüyüş ve ayaklanmaların söz konusu olduğu
ülkelerdeki yöneticiler elbette gayri İslami tutumlar içinde bulunan zalim
diktatörlerdir. Lakin onlara ayaklananlara baktığımızda hepsi demokrasi
istiyorlar! Görünen o ki tuzak kurucu kafirler insanları demokrasiden razı
etmek için bir takım çabalar içindeler. Hatta Türkiye’nin de bu oyunlara numune
gösterilerek “Ilımlı İslam” modelinde, demokrat Müslüman (!) prototipi olarak sunulduğuna şahit
oluyoruz.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Taguti düzenler altında ezilen Müslümanlar İslam’ın
yönetimini arzu ve talep etmekle mükellefler iken, bunun için gerekli adımlar
atmadılar. Taguta sövmekle, tekfir etmekle, güçleri yetmeyecek işlerin
sloganlarını atmakla yetindiler, güçleri yeten ve emrolundukları ıslah ve
eğitim cihadına önem vermediler. Kâfir dünya düzeni de Müslümanlara aba
altından sopa göstererek önce baskıcı yüzünü sonra da zehirli havada nefes
aldıran demokrat yüzünü gösterdi! Dikkat edin! Bu Müslümanlar için en büyük
tehlikedir! Zira demokrasinin imkânları ile Müslümanlar bir rehavete kapılırlarsa
bir daha İslami yönetimi benimsemezler, insanları İslam’a davet etmeleri
zorlaşır. Çünkü İslam, demokrasi küfrünün serbestlik verdiği hevaya ve
şehvetlere uyma türünden bazı olumsuzlukları engelleyecektir. Yahut insanlar
tahrif edilmiş bir İslam anlayışını benimsemeye başlayacaklar, hevâlarına
uymayan “sahih İslam’ı aşırı ve itici bulacaklardır. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Teymiyye şöyle demiştir: “Cemaatten ayrılamamak,
yöneticilerle savaşmamak ve fitnede savaşı terk etmek Ehl’i Sünnet
ve’l-Cemaatin esaslarındandır.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yöneticiler konusunda aşırılık eden diğer bir grup da,
hadiste tavsiye edilen cemaati, “Hükümet” olarak açıkalarlar!<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyhulislam İbn Teymiyye yöneticilere itaatin vacip
olmasından bahsettiği yerde şöyle demiştir: “Bilakis onlara Allah’a taat
hususunda itaat edilir, Allah’a isyan hususunda itaat edilmez. Çünkü yaratıcıya
isyan olan konuda yaratılmışa itaat yoktur. Bu ümmetin önceki ve sonraki
hayırlılarının yolu budur. Bu, her mükellefe vaciptir. Bu husus, ilimsizlikten
kaynaklanan fasit vera yolunu tutan Haruriler (Hariciler) ve benzerleri ile iyi
kimseler olmasalar dahi yöneticilere mutlak olarak itaat edilmesi gerektiği
görüşünde olan Mürcie ve benzerlerinin yolu arasında orta yoldur.”<b><span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 Sahih mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Buhari
(ilim 42)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Mecmuu’l-Fetava
(28/128)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Mecmuu’l-Fetava
(28/508)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;"> <o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-51676349282958983052019-06-09T05:57:00.000-07:002019-06-09T07:37:40.269-07:0041- İçtihadî ve İhtilaflı Meselelerde Karşı Çıkılmayacağını İddia Etmek<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">41- İçtihadî ve
İhtilaflı Meselelerde Karşı Çıkılmayacağını İddia Etmek <o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Zeyd el-Kayravanî şöyle dedmiştir: “İçtihadı
sebebiyle bidate ulaşan kimsenin mazur olamayacağı, Ehl-i Sünnetin
görüşlerindendir. Zira Hariciler de içtihat etmişler ancak mazur görülmemişler,
tevilleri sebebiyle Sahabe’den ayrılmışlar, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem de
onları dinden çıkanlar olarak isimlendirmiştir. Hükümler konusunda içtihat
edenin ise hata etse de ecir alacağını bildirmiştir.”<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Teymiyye rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“İhtilaf meselelerinde karşı çıkılmayacağını söylemek doğru değildir. Zira
karşı çıkış hüküm veya amele yönelik görüşedir. Eğer görüş sünnete veya önceki
icmaya aykırı ise karşı çıkılması vaciptir. Böyle değilse zayıflığını açıklamak
anlamında karşı çıkılır. İsabetli olan bir tanedir ve o da selef ve fakihlerin
genelinin görüşüdür. Şayet bir amel sünnete veya icmaya aykırı ise yine
derecesine göre karşı çıkılır… Aynı şekilde hâkimin hükmü sünnete aykırı ise, bazı
âlimler tâbi olmuşsa dahi o hüküm geçersizdir. Ama o meselede sünnet veya icma
yoksa içtihada müsaittir ve içtihat ederek yahut müçtehidin deliline tabi
olarak amel edene karşı çıkılmaz. Bu meseleye bir açıdan kapalılık girmiş ve
görüş bildiren, bunun içtihada musait olan ihtilaflı meselelerden olduğuna
inanmıştır. Nitekim insanlardan bazı gruplar böyle inanırlar. İmamların
üzerinde bulunduğu isabetli görüş ise, karşıtı bulunmayan sahih hadis gibi amel
edilmesini gerekli kılan delaleti açık bir delil bulunmadığı zaman meselelerin
içtihada müsait olmasıdır. Delillerin birbirine yakın olması veya delillerin
gizli kalması söz konusu olduğundan bu durum ortaya çıkabilir.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn receb rahimehullah şöyle demiştir: “Kendisine
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bir emri ulaşan herkes, ümmetin büyük
çoğunluğunu buna muhalif görse dahi bunu ümmete açıklamalı, nasihat etmeli ve
bu emre tâbi olmalarını emretmelidir. Zira Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in emri daha üstün ve uyulmaya daha layıktır. Bu emre aykırı davranan
çoğunluğa uymak ise hatadır.”<b><span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">El-Cami
Fi’s-Sunen ve’l-Adab (s.121)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Fetava’l-Kubra’da
(6/96)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Kitabu
Hükmü’l-İnkar Fi Mesaili’l-Hilaf
kitabından naklen (93)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;"> <o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-78734728292090993022019-04-06T23:59:00.002-07:002019-06-09T07:37:41.379-07:0040- Rüya ve Keşfe Dayanarak Amel Etmek<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">40- Rüya ve Keşfe
Dayanarak Amel Etmek<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Muhakkak ki şeytanlar, dostlarına,
sizinle mücadele etmelerini telkin edeceklerdir. Onlara itaat ettiğiniz
takdirde, şüphe yoktur ki, siz de müşriklerden olursunuz.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(En’am 121)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ümmü seleme radıyallahu anhâ anlatıyor: “Rasulullah
aleyhissalâtu vesselâm, odasının kapısında bir münakaşa işitmişti. Yanları
çıkıp şöyle buyurdu:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ben ancak bir insanım. Siz
dâvâlarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bazınızın hüccet yönüyle, diğer
bazınızdan daha ikna edici olması, böylece benim, işittiğime dayanarak onun
lehine hükmetmem mümkündür. Kimin lehine, kardeşinin hakkından bir şey
hükmetmişsem (bilsin ki) onun için cehennemden bir ateş parçası kesmiş
oluyorum.”<span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadis ile
hükmü, işitilen şeylerin gereğine ve diğer şeylerin terkine bağlamıştır.
Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm, kendinize arz edilen hükümlerin pek çoğunun
aslına vâkıf bulunuyor, onların haklı yada haksız olduklarını biliyordu. Buna
rağmen o, ancak duyduğuna göre hükümde bulunuyor, bilgisi doğrultusunda hüküm
vermiyordu.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yine rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem,
münâfıklar kendisine vahiyle bildirildiği halde, işleri zahirdeki görünüşe göre
yürütüyordu.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Azze ve Celle, bu dini tamamladığını beyan
etmiştir. (Maide 3) şu halde keşif veya ilham ile elde edilen bilgi bu dinde
bulunmayan bir şey getiriyor olamaz. Öyle olursa bunun şeytanî olduğu kesin
olarak ortaya çıkar. Keşfe veya ilhama muhatap olan kişi bunu Kitap ve sünnetin
hükümlerine arz etmek mecburiyetinde olup, bunlara muhalif olursa ona asla
itibar edilemez. Mesela gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Kimin keşfi gaybî
unsurlar içeriyorsa, işte o şeytanî bir bir keşiftir. Şunu da unutmamalı ki,
masum olan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dışındaki herkesin keşfine
şeytan mutlaka müdahale eder.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-align: center; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">1-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Şüphesiz Allah Teâlâ bizlere başka şeye değil, yüce
kitabına ve nebisi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine tâbi olmayı farz
kılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de bunun delilleri çoktur. Mesela şöyle buyrulmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Rabbinizden size indirilene uyun. O’nun
dışında dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">(A’raf 3)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-align: center; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">2-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“bugün size dininizi ikmal ettim ve
üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Ve din olarak, sizin için İslâm’ı seçtim.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Maide 3)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
Refiku’l-A’la’ya intikalinden sonra dini hüküm koymaya imkân yoktur.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Eş-Şevkani rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Allah’ın bize nebimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in diliyle din kıldığı
şeriatın Allah Azze ve Celle tarafından tamamlandığı sana gizli değildir.
Bundan sonra ümmetin dinleriyle ilgili konularda başka bir şeye ihtiyacı
kalmamıştır. Nitekim peygamberlik ölümle sona ermiştir.”<b><span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-align: center; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">3-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Hükümlerin aslı ve kaynağı olan şer’î delillerin,
Kitap ve sünnet ile sınırlı olduğundan imamlar ittifak etmişlerdir. İlimde imam
olanlardan hiçbiri rüyayı deliller arasında saymamışlardır. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Eş-Şevkani rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatından sonra rüyada görülmesi
halinden söylediği sözün veya fiilin delil olduğunu gösteren bir delil bize
gelmemiştir. Bilakis Allah Teâlâ, onun dili üzerinden şeriat kıldığı dini ümmet
için tamamlamadan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i vefat ettirmemiştir.”<b><span style="color: lime;">4<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-align: center; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">4-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Rüyalar kaynağı bakımından rahmânî, nefsânî ve şeytânî
olmak üzere üç kısma ayrılır. Rüyayı rahmânî kabul edip diğerlerini reddetmek
için ayırt etmeye bir yol yoktur.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Muhakkik imam İbn Kayyım el-Cevziyye rahmetullahi
aleyh şöyle demiştir: “Rüyanın da keşif gibi rahmânî ve şeytânî olanları
vardır. Peygamberlerin rüyaları vahiy olup şeytandan korunmuştur. Bu hususta
imamların ittifakı vardır. Bu yüzden Halil (İbrahim aleyhisselâm) oğlu İsmail’i rüya sebebiyle kurban etmeye
davranmıştır. Başkalarının rüyaları ise açık vahye arz edilir, uygunsa kabul
edilir, değilse onunla amel edilmez.”<b><span style="color: lime;">5<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyh Abdurrahman el-Muallimî rahmetullahi aleyh şöyle
demiştir: “Rüya müjde ve uyarı olmakla sınırlıdır. Doğrusu; rüya hak olabilir.
Bu durumda nübüvvetten sayılır. Şeytandan da olabilir. Yine kişinin kendi
kendine telkininden de kaynaklanabilir. Bunları ayırt etmek zordur.”<b><span style="color: lime;">6</span></b> <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-align: center; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">5-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Rüya uyku halinde görülür. Bu zapt, edilebilecek,
doğruluğu tespit edebilecek ve mükellef bulunulan bir durum değildir. Bu yüzden
uyanıncaya kadar uyuyandan kalem kaldırılmıştır. Zapt edilemediğinden uyuyan
kimsenin rivayeti kabul edilmez.<b><span style="color: lime;"><o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-align: center; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">6-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Rüyada galip olan rumuz ve işaretlerdir. Bunun
tabirinden çok az insan anlar. Birden fazla yorumlara ihtimali vardır. Durumu
böyle olan bir şeyin delil olması uygun değildir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyh Abdurrahman el-Muallimi rahmetullahi aleyh şöyle
demiştir: “Peygamberlerin – aleyhimusselâm – rüyası olsa dahi rüyalarda galip
olan, zahirin aksidir. Nitekim bu Kur’an’da anlatılmıştır ve sahih hadislerde
sabittir. Bu meseleler sebebiyle ilim ehli, rüyanın delil olmaya elverişli
olmadığında ittifak etmişlerdir. Rüya sadece müjdeleme ve uyarıdır. Sahih şer’î
delillere uygun olduğu zaman destek olarak zikredilmesi uygundur.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Nitekim İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan sabit
olduğuna göre o, temettu haccının yapılamasını söylerdi. Zira ona göre bu Kitap
ve Sünnette sabitti. Bazı arkadaşları buna uygun rüya görünce İbn Abbas
radıyallahu anhuma’yı müjdelediler.”<b><span style="color: lime;">7<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbnu’l-Hac rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Muhakkak ki Allah, kullarını rüyalarında meydana gelen şeylerden yükümlü
kılmamıştır Zîra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: <b>“Kalem üç kişiden kaldırılmıştır.” </b>Bunlar
arasında <b>“Uyanıncaya kadar uyuyan kişi</b>’yi
de saymıştır. Çünkü uyuduğu sırada mükellef değildir. Uykusunda gördüğü bir
şeyle de amel edemez.”<b><span style="color: lime;">8<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Hafız İbn Hacer el-Askalani şöyle demiştir: “Şayet
uyuyan kimse, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i kendisine bir şey emrederken
görürse, bunun mutlaka şeriatın zahirine (kitap ve sünnete) arz edilmesi
gerekir.”<b><span style="color: lime;">9<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İz b. Abdisselam rahmetullahi aleyh’e, ölülere hediye
edilen Kur’an okuma sevabının ulaşıp ulaşmayacağı soruldu. O da özetle şu
şekilde cevap verdi: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Kur’an okumanın sevabı sadece okuyan içindir.
Başkasına ulaşmaz… Bazı insanların bunu rüyalarla ispat etmeye çalışmaları
şaşırtıcıdır. Rüyalar hükümlerin tespitinde şer’î delillerden değildir.”<b><span style="color: lime;">10<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyh Zekeriyya el-Ensari şöyle deimştir: “Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’i rüyada gören kimsenin rüyasının doğruluğunun
alâmeti, ondan, âlimlere göre doğru bir yorumu olan, şeraite aykırı bir şey
işitmemiş olmasıdır.”<b><span style="color: lime;">11<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allame Ali b. Sultan Muhammed el-Kâri rahmetullahi
aleyh şöyle demiştir: “Peygamberlerden başkasının rüyalarına dayanmak söz
konusu değildir. Bununla beraber, rüyanın gören kimseye veya bu konumda olan
başkasına uygun yoruma ihtiyacı vardır. Bir kimse Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’i rüyasında görse, kendisine İslam’ın kurallarına aykırı olarak bir
şey yapmasını veya bir şeyi terk etmesini emretse bunu yerine getirmek
gerekmez. Bu konuda âlimler icma etmişlerdir.”<b><span style="color: lime;">12<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allame eş-Şevkani rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
“Allah Azze ve Celle, bizi yükümlü tuttuğu dinini tamamlamış ve şöyle
buyurmuştur: <b>“Bugün dininizi tamamladım”
</b>(Maide 3) Bundan sonra ümmetin dinleri hakkında başka bir şeye ihtiyacı
kalmamıştır. Nitekim ölümle peygamberlik, dinin kurallarının tebliği ve uyarı
kesilmiştir. Bu bize şunu öğretiyor: şayet uyuyan kimsenin rüyasını tespit
etmeye gücümüz yetse dahi onun Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in rüyasında
gördüğü sözleri ve fiilleri ne kendisine ne de ümmetten bir başkasına delil
olur.”<b><span style="color: lime;">13<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Buhari, (2458) Muslim (1713) Muvatta (2/719) Ebu Dâvud
(3583, 3584) Tirmizi (1339) Nesâi (8/233) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bkz: Şatıbi el-Muvafakat (2/267-270)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bkz: İrşadu’l-Fuhul (2/291, 292)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">4 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İrşadu’l-Fuhul (2/291, 292)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">5 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Medaricu’s-Sailikin (1/51) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">6 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Et-Tenkil (2/242) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">7 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Et-Tenkil (2/259)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">8 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ondan nakleden: Dr. Muhammed el-Aşkar, Ef’ali’r-Rasul
sallallahu aleyhi ve sellem (2/162)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">9 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Fethu’l-Bari (12/389)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">10 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Fetava Sultani’l-Ulema el-İzz b. Abdisselam (s. 43-43)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">11 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Haşiyetu’ş-Şeyh Zekeriya el-Ensari
Ale’r-Risaleti’l-Kuşeyri (s.175) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">12 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">El-Mukaddimetu’s-Salime Fi Havfi’l-Hatime (s.22)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">13 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İrşadu’l-Fuhul (2.249)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-5169821487006103102019-04-03T04:48:00.002-07:002019-06-09T07:37:40.339-07:0039- Kur’an ve Sünnet Delillerini Zannî Saymak<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red;">39- Kur’an ve Sünnet Delillerini Zannî Saymak <o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Teymiyye şöyle demiştir: “Sahihayn (Buharî ve
Muslim) hadisleri ve diğer haber-i vahidler hakkında “İlim ifade etmez” diyen
yalanlayıcıların durumu, “Kur’an’ın lafızlarının dalaleti yakin (kesin ilim)
ifade etmez” diyenlerden daha kötüdür. Bunu aklî olduğunu iddia ettikleri
bâtıllarına dayanak kılmışlarıdır.”<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Mecmuu’l-Fetava
(16/432-433)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-1787211092671115372019-04-03T04:40:00.002-07:002019-06-09T07:37:39.089-07:0038- Kâfirlere Benzemek ve Onlara Tâbî Olmak<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">38- Kâfirlere
Benzemek ve Onlara Tâbî Olmak <o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Elbette sizden öncekilerin yoluna adım
adım, karış karış uyacaksınız. Hatta öyle ki, onlar bir kertenkele deliğine
girseler siz de onları takip edeceksiniz.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh dedi ki <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Biz: Ey Allah’ın rasulü! Yahudi ve Hıristiyanları mı
(kastediyorsun)? Dedik. Buyurdu ki: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“(Başka) kimler olacaktı ki?”<span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellemşöyle buyurdu: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Kıyametin önünde, kılıçla gönderildim ki
hiçbir şey ortak koşulmadan yalnızca Allah’a ibadet edilsin. Rızkım mızrağımın
gölgesi altında kılındı. Emrime muhalefet edenlere zillet ve küçüklük yazıldı.
Kim kendini bir kavme benzetirse onlardandır.”<span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 Sahih </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Buhari (3456) Muslim (2669) benzerini Ebu Hureyre radıyallahu anh’den
Buhari (7319) rivayet etmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<b><span style="color: lime; font-size: 10pt;">2
Sahih </span></b><span style="font-size: 10pt;">Ahmed (2/50, 92) Ebu Davud (4031) İbn Ebi Şeybe
(4/212) Taberani Musnedu’ş-Şamiyyin (216) Tahavi Muşkilu’l-Asar (231) Abd b.
Humeyd (848) El-Elbani, el-İrva (1269) Ahmed b. Hazlem, Hadisu’l-Evzai (s.31
no:30) Tahavi’nin Muşkilu’l-Asar (1/238) Hadis, mutabî ve şahitleriyle
sahihtir. Bu hadisi muhaddislerin geneli hasen ve sahih olarak
değerlendirmişlerdir. Bkz: Darekutni el-İlel (9/272) Iraki el-Muğni (1/217) İbn
Hacer Fethu’l-Bari (10/271) Busayri İthafu’s-Sadetil-Mahera (4/484) Zehebi
Siyeru A’lami’n-Nubela (15/509) Suyuti Camiu’s-Sagir (8593) Elbani (Sahihu Ebi
Davud, Gayetu’l-Meram, Cilbabu’l-Mer’e)</span>SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-77587392161864502322019-04-03T04:11:00.005-07:002019-06-09T07:37:41.240-07:0037- Cahiliyye Adetlerini Kabul Etmek<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">37- Cahiliyye
Adetlerini Kabul Etmek<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“İnsanlardan Allah’ın en çok buğz ettiği
kimseler şu üçüdür: Harem’de haktan sapan, İslam’da cahiliyye adeti arayan ve
kanını dökmek için bir kimsenin haksız yere kanını talep eden.”<span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Haris el-Eşari radıyallahu anh’den: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“İnsanlara cahiliyye adetlerinde olduğu
gibi seslenen kişiler cehennem odunu olacaktır.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bir adam:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Allah’ın rasulü! Oruç tutsa, namaz kılsa da mı?”
Dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Oruç tutsa da, namaz kılsa da öyledir.
Allah Teâlâ nasıl size “Müslümanlar, müminler ve Allah’ın kulları” demişse, siz
de birbirinizi buna uygun şekilde çağırın.”<span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Dikkat edin! Bütün cahiliyye işleri
ayağımın altındadır.”<span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 Sahih </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Buhari (6882)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 Sahih
</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Nesai Sunenu’l-Kubra (8815)
Tirmizi (2863-64) Ahmed (17170) İbn Hibban (6233)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 Sahih
</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muslim (1218)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-55285467070538055962019-04-02T10:05:00.002-07:002019-06-09T07:37:40.409-07:0036- Naslara Aykırı da Olsalar, Çoğunluğu Delil Getirmek<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red;">36- Naslara Aykırı da Olsalar, Çoğunluğu Delil
Getirmek<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Teala Şöyle buyurmuştur: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Eğer yeryüzündeki insanların çoğuna
uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar; zira onlar, zandan başka bir şeye
uymuyorlar ve dolayısıyla sadece saçmalıyorlar.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(En’am 116)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Zira bu, Rabbin tarafından bildirilmiş
bir gerçektir; fakat insanların çoğu inanmazlar.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Hud 17)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“And olsun ki, onlardan önceki
milletlerin çoğu dalalete düşmüştü.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Saffat
71)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“And olsun ki biz, size hakkı getirdik;
fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">
(Zuhruf 78)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ve dediler ki: “Biz malca ve evlatça
daha çoğuz. Biz azaba uğratılacak değiliz.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Sebe 35)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebu hureyre radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ümmetime ümmetlerin hastalığı isabet
edecek” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">dediler ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Allah’ın peygamberi! Ümmetlerin hastalığı nedir?”
Buyurdu ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Kibir ve hakkı kabullenmeyip insanları
hor görmektir, çoklukla övünmek, dünya için yarışmak, birbirine buğzetmek,
birbirine hased etmektir. Bunun sonunda taşkınlık, sonra kargaşa ortaya çıkar.”<span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Hazm şöyle demiştir: “Bir kişide çoğunluğun elinde
olmayan sünnetler bulunabilir. Onun yanında, başkalarında bulunmayan bir sünnet
var da, o kimse buna göre fetva veriyorsa, çoğunluğa aykırı dahi olsa
isabetlidir.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Hâkim (4/168) Taberani Evsat (9/23) İbn Ebi’d-Dunya Zemmu’l-Bagy (2)
İbn Ebi’d-Dunya el-Ukubat (261) Deylemi (3457) el-Elbani, es-Sahiha (680)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">El-İhkam
(1/599)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-61912220764974607662019-04-02T09:42:00.002-07:002019-06-09T07:37:40.687-07:0035- Nasların Zahirlerine Aykırı Bâtınları Olduğuna İnanmak<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red;">35- Nasların Zahirlerine Aykırı Bâtınları
Olduğuna İnanmak<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şafiî rahimehullah şöyle demiştir: “Zahirinin
kastedilmediğini gösteren Kur’an’dan, sünnetten veya icmadan bir delil
gelinceye kadar, Kur’an zahiri üzeredir.”<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Hatib el-Bağdadi şöyle demiştir: “aksine bir delil
bulunmadıkça hadisler zahiri ve umumu üzere alınır. Şafiî şöyle demiştir:
“Şayet hadiste geçen bir şeyi zahirinden
bâtın (içinde gizli) anlama çevirmek caiz olsaydı, hadislerin çoğu
birçok anlamlara yorumlanırdı ve hiç kimseye bir diğerinin çıkardığı anlam
delil olmazdı. Lakin bu konuda hak birdir. O da sadece zahiri ve umumi
anlamıdır. Ancak Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen bir delil
varsa o müstesna.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Müfessirler şeyhi et-Taberi rahimehullah tefsirinin
birçok yerinde bu manayı kabul ederek şöyle demiştir: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Zahir anlamın terk edilerek doğruluğuna delil
bulunmayan bâtın/gizli anlama geçilmesi caiz değildir.”<b><span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Er-Risale
(580)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Hatib
el-Bağdadî, el-Fakih ve’l-Mutefekkkih (1/222) İhtilâfu’l-Hadis (1/480)<o:p></o:p></span></div>
<b><span style="color: lime; font-size: 10pt;">3
</span></b><span style="font-size: 10pt;">Tefsiru’t-Taberi (1/15)</span>SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-41811546553382856172019-04-02T09:26:00.002-07:002019-06-09T07:37:40.129-07:0034- Dine Aykırı Adetleri Devam Ettirmek<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">34- Dine Aykırı
Adetleri Devam Ettirmek <o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şatıbi şöyle demiştir: “mücerret re’ye (görüşe) ve
hevaya dayalı olan bütün ibadetler bid’attir. Bazı alimlerin ve abidlerin
sözlerine veya bazı ülkelerdeki adetlere dayalı olanlar da böyledir.”<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Kayyım şöyle demiştir: “Adetler, usulü yıkar ve
onun yerine başka üsuller bina eder.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">El-İ’tisam
(1/212)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bekr
b. Abdillah, en-Nazair (s.294)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-28342840621016364952019-04-02T07:28:00.002-07:002019-06-09T07:37:39.435-07:0033- Arap Dilinin Kur’ân ve Sünnet’in Önüne Geçirilmesi<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red;">33- Arap Dilinin Kur’ân ve Sünnet’in Önüne
Geçirilmesi<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Teymiyye şöyle demiştir: “Murcie bu iman esasını
Kitap, Sünnet, sahabe ve tabiin ile onlara güzellikle uyanların sözlerine göre
açıklamaktan ayrılmışlar, re’ylerine ve lügatten anladıklarına göre te’vil
ittiklerine dayanmışlardır. Bu bid’at ehlinin yoludur. Bu yüzden İmam Ahmed
şöyle derdi:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“İnsanları en çok hataya düşüren şey, te’vil ve kıyas
yönündendir.” Bu yüzden Mu’tezile, Murcie, Rafiziler ve diğer bid’at ehli
Kur’an’ı re’yleriyle, akıllarıyla ve lügatten te’vil ettikleriyle tefsir
ederler. Bundan dolayı onların Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hadislerine,
sahabe, tabiin ve imamların sözlerine dayanmadıklarını görürsün. Onlar ne
sünnete, ne de selefin icma’ına ve sözlerine dayanırlar! Onlar ancak akla ve
lügate dayanırlar. Yine onların hadislerle ve selefin sözleriyle açıklanmış
rivayet tefsiri kitaplarına dayandıklarını göremezsin. Onlar ancak kelamcı
önderlerinin ve mülhitlerin bu sapmış yollarına göre yazdıkları edebiyat
kitaplarına ve kelâm kitaplarına dayanırlar. Yalnızca felsefe kitaplarında,
edebiyat ve lügat kitaplarında olanları alırlar. Hadislere ve rivayetlere
gelince, ona iltifat etmezler."<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Mecmuu’l-Fetava
(7/118-119)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-31177057988203513202019-04-02T07:06:00.000-07:002019-06-09T07:37:39.574-07:0032- İslam’da Sonradan Çıkmış Olan Bî’ât ve Ahitleşme <div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">32- İslam’da Sonradan
Çıkmış Olan Bî’ât ve Ahitleşme<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiğinde
İslam’da tek bir kişiye biat edilmesini geride bırakmıştı ki, o da
Müslümanların emiridir. Müslümanların emirine yapılan biat ise ehlu’l-hal
ve’l-akd denilen, ilmi ve askeri otoritelerin biati ile gerçekleşir. Bu biat
sayesinde Müslümanların imamı güç ve otorite elde eder, söz birliği sağlanır,
dinin hükümleri yerine getirilir, yollar ve şehirler güvenliğe kavuşur, Cuma,
cemaat ve diğer ibadetler yerine getirilir. Bunun gibi daha birçok faydalar
vardır. Aynı asırda, aynı ülkede birden fazla imama biat etmenin caiz olmadığı
hususunda icma’ edilmiştir.<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bu biatin vacip olduğuna ve bunu bozmanın haramlığına
dair birçok deliller vardır. Ümmetin tarihteki seyrinde de İmametu’l-Kubra
dışında bir biat mercii bilinmemektedir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in emrine itaati
emrettiği imamlar, malum ve mevcut olan, otoriteleriyle insanların siyasetine
güç yetirebilen kimselerdir. Ortada olmayan, bilinmeyen, hiçbir şeye gücü
yetmeyip otoritesi bulunmayan kimseye ise itaat edilmez.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bkz:
Kurtubi, Tefsir (1/188)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Vakafatu’l-Menheciyye
(198)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-38570114592484019692019-03-19T07:43:00.002-07:002019-06-09T07:37:39.990-07:0031- Bidat-i Hasene İddiası<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">31- Bidat-i Hasene
İddiası<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Cabir radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadiste
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hiçbir bid’at’i istisna etmeyerek:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Her bid’at sapıklıktır”<span style="color: lime;">1 </span></span></b><span style="font-size: 10.0pt;">buyurmuştur.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Hafız b. Ahmed el-Hakemî rahimehullah,
Mearicu’l-Kabul’de (3/1228) Bid’atler babında şöyle demiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bil ki bütün bid’atler reddedilmiştir, ondan kabul
edileni yoktur. Hepsi de çirkindir, bid’atin güzeli yoktur. Hepsi de
sapıklıktır, ondan hidayet olanı yoktur. Hepsi de günahtır, ecir olanı yoktur.
Hepsi de batıldır, bid’atle hak olan bir şey yoktur. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bid’at’in manası: Allah’ın izin vermediği, hakkında
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ve ashabının emri bulunmayan dindir. Bu
yüzden Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bid’ati: <b>“Hakkında emrimiz bulunmayan her amel” </b>sözüyle tefsir etmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yetmiş üç fırka içinde kurtulan fırkayı ise: <b>“Onlar el-cemaattir” </b>sözüyle ve <b>“Onlar benim ve ashabımın üzerinde
bulunduğu yolda olanlar” </b>diye nitelemiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bid’atler dini ihlal etmesi bakımından işleyenini
küfre sokan ve küfre sokmayan olmak üzere iki kısımdır.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">Küfre sokan bid’atin şartları: </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Üzerinde icma edilmiş, mütevatir, dinde bilinmesi
zorunlu olan bir farzı inkâr eden veya farz kılınmamış bir şeyi farz kılan, bir
haramı helal sayan veya bir helali haram sayan yahut Allah, rasulü ve kitabın ispat
veya nefiy olarak münezzeh oldukları şeye itikad eden kimselerin yaptıklarıdır.
Çünkü bu kitabı ve Allah’ın rasulünü kendisiyle gönderdiği şeyleri
yalanlamaktır. Mesela Cehmiyye’nin Allah Azze ve Celle’nin sıfatlarını inkâr
etmeleri ve Kur’ân’ın mahlûk olduğunu söylemeleri böyledir. Allah’ın
sıfatlarından herhangi birinin mahlûk olduğunu söylemek, Allah Teâlâ’nın
İbrahim aleyhi^s-selâm’ı halîl edindiğini, Musa aleyhi’s-selâm ile konuştuğunu
ve daha başkalarını inkâr etmek böyledir. Kaderiyye’nin Allah Azze ve Celle’nin
ilmini, fiillerini, kaza ve kaderini ink’ar etmeleri, Mucessime’nin Allah
Teâlâ’yı mahlûkuna benzetmeleri ve bunun gibi hevalar böyledir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Lakin bunlardan bazısının maksadının dinin kaidelerini
yıkmak, Müslümanları şüpheye düşürmek olduğu bilinir. İşte bunların küfrü
kesindir. Hatta o dinden uzak ve ona düşman olanlardan biridir. Diğerleri ise
meseleler kendilerine karışık gösterilmiş ve aldanmışlardır. İşte bunlara da
ancak bağlayıcı bir hüccet ikamesinden sonra küfürlerine hükmedilir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">İkinci kısım bid’atler küfre
sokmayanlarıdır. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bu bid’atler kitabı
veya Allah’ın rasulleriyle gönderdiklerini yalanlamayı gerektirmeyen
bid’atlerdir. Mesela Mervaniyye bid’atleri böyledir. Faziletli sahabelereden
bazıları onlara karşı çıkmışlar, bunları kabul etmemişler, onlara
bid’atlerinden de el çekip tekfir etmemişlerdir. Mesela bu yöneticiler bazı
namazları son vakitlerine kadar geciktirmişler, Cuma hutbesini oturarak
vermişler, sahabelerin büyüklerine minberler üzerinde sövmüşler, bunlar gibi
şer’î bir itikad olmayan bilakis te’vil ve nefsâni şehvetler ile dünyevî
gayeler içeren türden bid’atler işlemişlerdir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Nitekim İmam Ahmed ve Hasen kaydıyla Tirmizi, Ebu
İmran el-Cevnî’den şöyle rivayet etmişlerdir: Enes b. Malik radıyallahu anh’ın
şöyle dediğini işittim: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bugün, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
zamanında üzerinde bulunduğumuz şeylerden bir şey tanımıyorum.” Dedik ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;"> “Peki namaz
nerede kalıyor?” Dedi ki: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Namaz hakkında da öğrendiklerinizi zayi etmediniz
mi?”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Sabit el-Bunanî’den aydınlık bir isnad ile şöyle
dediği rivayet edilmiştir: “Enes b. Malik radıyallahu anh şöyle dedi:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bugün aranızda Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in zamanındaki şeylerden la ilahe illallah sözünü söylemeniz dışında bir
şey bilmez oldum.” Dedim ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Ebu Hamza! Peki namaz?” Dedi ki;<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Güneş batarken namaz kılınıyor. Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in namazı böylemiy di?”<b><span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Buhârî ve Muslim’in sahihlerinde Ebu Said el-Hudrî radıyallahu
anh’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
Ramazan ve Kurban bayramlarında musallaya çıkar, önce namaz kıldırmakla başlar,
sonra ayrılır, kalkıp insanlara döner, insanlar saflarında oturuyor oldukları
halde onlara vaaz verir, tavsiye ve emirlerde bulunurdu. Hatta askerî birlikler
gönderecekse buradan gönderir veya vermek istediği talimatlar varsa verir ve
sonra giderdi. Ben Mervan b. el-Hakem’in Medine valisi olduğu günlerde onunla
da bir Ramazan veya Kurban bayramı namazı için musallaya çıktım. Zaten onun
zamanına kadar insanlar Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dönemindeki bu
uygulamayı devam ettirmemişlerdi.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Fakat namaz kılacağımız yere vardığımızda ne göreyim;
bir minber… Bu minberi Kesîr b. es-sait yapmıştı. Bu şaşkınlığım henüz
geçememişti ki Mervân’ın daha bayram namazını kılmadan önce minbere çıkmaya
yeltendiğini gördüm. Bunun üzerine hemen elbisesinden tutup onu geri çektim.
Fakat o direnip elimden kurtuldu ve çıkıp namaz kılmadan önce hutbe îrad etmeye
başladı. Ben de ona:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Vallahi, siz Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
zamanındaki uygulamayı değiştirdiniz!” dedim. Bunun üzerine aramızda şöyle bir
konuşma geçti. O:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Ebû Saîd, senin bildiğin o uygulamanın artık bir
geçerliliği kalmadı.” Ebu Said radıyallahu anh:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Allah’a yemin ederim ki, benim bildiğim bu uygulama
hiç bilmediğim şu uygulamanızdan çok daha hayırlıdır.” Mervan dedi ki: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Fakat halk namazdan sonra oturup bizi beklemiyor ki,
dağılıp gidiyorlar. Ben de bu yüzden hutbeyi namazın önüne aldım”<b><span style="color: lime;">4<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Muslim’in bir rivayetinde: “Bunu görünce dedim ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Önce namaz ile başlamak nerede kaldı?” şöyle dedi:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Ebu said! Senin bildiğin şey terk edildi.” Dedim
ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Nefsim elinde olana yemin ederim ki, bildiğim şeyden
daha hayırlısını getiremezsiniz.” Bunu üç sefer söyledi ve sonra oradan ayrıldı.”<b><span style="color: lime;">5<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ahmed, Ebu Davud ve İbn Mace, Ebu Said radıyallahu
anh’den şöyle rivayet etmişlerdir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Mervan bayram günü minberi çıkardı ve namazdan önce
hutbeye başladı. Bir adam kalkıp:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Mervan! Sünnete muhalefet ettin, minberi
çıkarttın. Hâlbuki minber çıkartılmazdı. Namazdan sonra hutbeye başladın.
Hâlbuki hutbe ile başlanılmazdı.” Bunun üzerine Ebu Said el-Hudrî radıyallahu
anh dedi ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bu kimdir?” falanın oğlu filandır dediler, Dedi ki: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bu üzerine düşeni yaptı. Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Kim bir münker görür de eliyle
değiştirmeye gücü yeterse eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle, buna
da gücü yetmezse kalbiyle yapsın. Bu ise imanın en zayıfıdır.”<span style="color: lime;">6<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Derim ki: hadisin Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in
sözünden merfû olan kısmı Muslim’in Sahihindedir.<b><span style="color: lime;">7</span></b> Belki de Mervan’a karşı çıkan bu
şahıs, Ebu Said radıyallahu anh’ın eliyle ve diliyle karşı çıkmasından sonra
karşı çıkmıştır. Zira Ebu Said radıyallahu anh’ın karşı çıkışı, bu işin ilk
defa yapıldığı zaman olmuştu. Allah en iyi bilendir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Muslim’in Sahih’inde Cabir b. Semura radıyallahu
anh’den: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem aykta hutbe verir, sonra
otururdu. Sonra kalkıp ayakta hutbe verirdi. Kim sana Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in oturarak hutbe verdiğini söylerse yalan söylemiştir.
Allah’a yemin olsun O’nunla beraber binden fazla namaz kıldım.”<b><span style="color: lime;">8<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ka’b b. Ucra radıyallahu anh mescide girdiğinde
Abdurrahman b. Ummi’l-Hakem oturarak hutbe veriyordu. Dedi ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Şu habise bakın, oturarak hutbe veriyor! <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Bir ticaret veya eğlence gördüklerinde
ona koştular ve seni ayakta bıraktılar.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Cum’a
11)<b><span style="color: lime;">9<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yine Muslim’de rivayet edilmiştir: Ammar b. Ruveybe
Bişr b. Mervan’ın minber üzerinde ellerini kaldırdığını görünce: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Allah şu iki eli çirkinleştirsin Ben Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in şu elini kaldırmaktan ve işaret parmağıyla
işaret etmekten fazlasını yapmadığını gördüm.”<b><span style="color: lime;">10<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bid’atler işlendiği konuya göre de taksim edilir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbadetler hususunda bid’atler<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ve muamelat hususunda bid’atler.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbadetler hususundaki bid’atler de yine iki kısımdır:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">Birincisi: </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Allah Teâlâ’nın izin vermediği ve kendisiyle ibadet
niyetiyle kulluk edilen şeylerdir. Mesela cahil Sûfî’lerin eğlence aletleriyle,
raks ederek, el çırparak ve çeşitli çalgı aletleriyle yaptıkları müzik ile
ibadet etmeleri gibi. Onların bu durumları Allah Teâlâ’nın şu ayetlerindekilere
benzer:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Onların Ka’be yanındaki namazları ancak
el çırpmak ve ıslık çalmaktan ibarettir.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Enfal 35)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">İkincisi: </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">aslı meşru olan, lakin yeri dışında kullanılarak
yapılan ibadetlerdir. Mesela ihramda başı açmak meşru bir ibadettir. Eğer bu
ihram dışında, oruçta, namazda veya başka ibadetlerde, ibadet niyetiyle
yapılırsa haram bir bid’at olur. Yine diğer meşru ibadetleri de meşru
kılındıkları yerlerden başka yerlerde yapmak da böyledir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Mesela yasaklanan vakitlerde nafile namaz kılmak, şek
gününde ve iki bayram günlerinde oruç tutmak gibi, Sahih’te Enes radıyallahu
anh’den rivayet edilmiştir: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bir adamı iki kişi
arasında yürürken görünce şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Muhakkak ki Allah’ın, elbette bu adamın
nefsine eziyet etmesine ihtiyacı yoktur.”<span style="color: lime;">11<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Muamelelerdeki bid’ate gelince: Mesela Allah’ın
kitabında veya Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinde bulunmayan
şartlar koşmak böyledir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muslim (867)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ahmed (3/100) Tirmizi (2447)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ahmed (3/270)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">4 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Buhârî (956) Muslim (889)<b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">5 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muslim (889)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">6 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ahmed (3/10, 20) Ebû Dâvûd (1140, 4320) Tirmizî (217) Nesâî (8/111) İbn
Mâce (4013) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">7 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muslim (49)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">8 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muslim (862)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">9 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muslim(864)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">10 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muslim (874)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">11 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Buhârî (11/585)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-26283951153763814432019-03-12T08:30:00.002-07:002019-06-09T07:37:39.366-07:0030- Maslahat-ı Mürsele İddiası<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">30- Maslahat-ı
Mürsele İddiası<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat: mana ve vezin olarak “menfaat”tir.
Salah/iyilik anlamındadır. Fesadın/mefsedetin zıddıdır.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Kur’an’da maslahat kelimesi hak ile irtibatlı
kullanılmıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Eğer hak, onların heva ve heveslerine
tabi olsaydı, gökler, yer ve içindeki herkes, mutlaka boğulurdu. Oysa biz
onlara, şan ve şereflerini ihtiva eden Kur’an’ı getirdik; fakat onlar, bundan
yüz çevirmektedir.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Muminun 71) Bu
ayette geçen hak; hevanın zıddı olan vahiydir.<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat kavramı sünnette ise mefsedetin zıddı olarak
geçmiştir. Bu ise Kur’an’daki manasından farklı değildir. Maslahat; fayda
vermek ve hayırdır.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Usulcülere göre maslahat; hikmet sahibi şeriat
koyucunun kulları için, onlara dinlerini, canlarını, akıllarını, nesillerini ve
ırzlarını korumak için kastettiği bütün faydalardır.<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeraite göre maslahat; ibadet veya adet olarak dinin
maksatlarına götüren sebeptir.<b> <span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Dini indiren, kulların maslahatını daha iyi bilir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Yaratan hiç bilmez mi? O latifdir, her
şeyden hakkıyla haberdar olandır.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Mülk
14)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Nas ile maslahat arasında bir çelişki düşünülemez.
Zira naslar ancak kulların maslahatının gerçekleşmesi için gelmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İslam dini, ister emrolunan farzlar ve menduplar
olsun, ister yasaklar haramlar ve mekruhlar olsun, kulların dünya ve ahiret maslahatlarının
gerçekleşmesi üzerine kuruludur.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbnu’l-Kayyım rahimehullah şöyle demiştir: “Dinin
temeli hikmet ve kulların dünyevi ve uhrevi maslahatları üzerine kuruludur.
İslam dini bütünüyle adalet, bütünüyle rahmet, bütünüyle maslahat ve bütünüyle
hikmettir. Dolayısıyla adaletten zulme, rahmetten merhametsizliğe, maslahattan
mefsedete ve hikmetten anlamsızlığa sapan hiçbir yorum ve hüküm ne kadar tevil
edilirse edilsin İslam dininden olamaz. Çünkü din, Allah’ın kulları arasındaki
adaleti, mahlukatı arasındaki merhameti, yeryüzündeki gölgesidir. Kendisinin ve
rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’in
doğruluğunu ispatlayan hikmeti, bunun ispatına yeterli ve doğru
delildir.”<b><span style="color: lime;">4<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat üç türlüdür:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l1 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">1-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Dünyevi maslahat<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l1 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">2-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Uhrevi maslahat<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l1 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">3-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Her ikisinin
maslahatı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Diğer bir açıdan maslahat
şöyle taksim edilmiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">1- Zaruri maslahat: </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Din ve dünya maslahatlarının yerine gelmesi için zorunlu olan işlerdir.
Din ve dünya maslahatları: dinin, aklın, canın, neslin ve malın korunmasıdır.
Bunlar kaybedildiğinde dünya maslahatları düzgün yürümez. Hatta işler bozulur
ve hayat kaybedilir. Ahirette de kurtuluş ve nimetler kaybedilir, apaçık bir
ziyana dönülür.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">2- Hâciyyat olan masalahat: </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Kişinin genişlemek veya darlığı kaldırmak için ihtiyaç
duyduğu şeylerdir. Talep olunan şey yerine gelmediğinde zorluk meydana gelir.
Pasaport, sağlık karnesi, avlanma izni, helal olan yiyecek içecek, giysi,
mesken gibi şeylerden yararlanmak ve benzerleri gibi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">3-Tahsiniyyat olan maslahat</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">zel olan adetleri almak, lekeleyici şeylerden
uzaklaşmak, temizlik, zineti kuşanmak, nafile ibadetlerle Allah’a yakınlaşmak,
yeme içme ve giyim edepleri, israf etmemek veya yeme, içme ve giyim konularında
kısmamak gibi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat, dine uygun yada
aykırı olması bakımından: meşru maslahat ve gayri meşru maslahat olmak üzere
iki türlüdür<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">İtibar açısından maslahat üç kısımdır:<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo2; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><b><span style="font-size: 10.0pt;">1-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></b><!--[endif]--><b><span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat-ı
mu’tebere: </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Gözetilmesi için
dinde nas veya icma ile delil gelmiş
olan muteber maslahattır. Aklın korunması için içkinin haram kılınması, canın
korunması için kasten öldürmede kısas cezasının meşru kılınması, malın
korunması için meşru müdafaa ve hırsızın elinin kesilmesi gibi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo2; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><b><span style="font-size: 10.0pt;">2-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></b><!--[endif]--><b><span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat-ı
mulgât: </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Dinin batıl oluşuna şahitlik
ettiği, nas veya icma deliliyle itibar edilemeyecek olan maslahattır. Miras
taksiminde erkek ve kız kardeşlerin paylarının eşitlenmesi gibi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l0 level1 lfo2; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><b><span style="font-size: 10.0pt;">3-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; font-weight: normal; line-height: normal;"> </span></span></b><!--[endif]--><b><span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat-ı
mursele: </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İtibar edilip edilmemesi
hakkında nas veya icma bulunmayan ancak dinin menfaati temin ve zararı
gidermeye dair genel maksatlarına uygun olan maslahattır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Dinen muteber olan maslahat:
düzgün akılların ve selim fıtratın gereği olup, şeriat sahibinin maksatlarını
gerçekleştiricidir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şatıbî şöyle demiştir:
“Ticaret ve adetlerden bilinir ki; dini ve dünyevi maslahatlar hevaya tabi
olarak ve hevesler peşinde giderek elde edilmez. Bunlar bahsedilen maslahatların
zıddı olan helake götürür.”<b><span style="color: lime;">5<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Meşru ve muteber maslahatın
gerçekleşmesi için gereken şartlardan bazıları şunlardır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l2 level1 lfo3; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">1-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat zanni
değil, hakiki olmalıdır,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 18.0pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l2 level1 lfo3; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">2-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat kişisel
değil, genel olmalıdır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l2 level1 lfo3; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">3-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Kitap ve sünnete
aykırı olmamalıdır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 36.0pt; mso-list: l2 level1 lfo3; tab-stops: list 36.0pt; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-size: 10.0pt;">4-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="font-size: 10.0pt;">Daha öncelikli
olan veya eşit seviyede olan başka bir maslahatı yok etmemelidir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şer’i nas, Müslümanın
hayatında hükmedici merci’dir. Akıl buna tabi olan bir kaynaktır.
İslam’ın esaslarından olan; dini merciiyyet ve şer’i nasların yüceltilmesine
dayalı olan bu önemli kaideye muhalefet eden kimseler dini nasların değerini
alçaltmış ve dine açıkça aykırı düşen hususları bir tarafa atmamış, naslara
karşı kötü bir konum almışlar, vehmi/zanni maslahatı nassın önüne
geçirmişlerdir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Âlimler, maslahat olduğu zannedilen şeyin, şer’i delillere
aykırı olması halinde maslahata itibar edilmeyeceğinde icma etmişlerdir. İcma,
asırlarca; maslahat olduğu zannedilen şeye, şer’i delillere aykırı olduğu zaman
itibar edilmeyeceği şeklinde devam etmiştir.<b><span style="color: lime;">6<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Teala şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar.
(Onlara) de ki: İkisinde de insanlar için hem büyük günah, hem de faydalar
vardır; fakat günahları faydalarından daha büyüktür.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Bakara 219) İçki ve kumarda maslahat/faydalar
bulunduğu sabittir. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Buna rağmen bu ikisi ittifakla haramdır. Zira Allah
Teala şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili
taşlar ve fal okları, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan sakının ki kurtuluşa
eresiniz.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Maide 90)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şayet naslarla sabit olan hükümlerin maslahata dayandırılarak
değiştirilmesinin kapısı açılırsa dinin bütün özelliklerinin yok edilmesine
sebep olur. Bu durum dinin delilleri ve hükümleriyle oynamaya imkân verir.
Maslahat gerekçesiyle zina, bazı faizli işlemler, sarhoş edici içkiler ve
beşeri kanunlar koymak mubah sayılır. Maslahat gerekçesiyle Allah’ın dinine
savaş açılır. Allah İslam ümmetini bundan korusun. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">3- Nasların zaten maslahatları gözetici olduğunda icma
vardır. Naslarla maslahatın çakışmasına yol yoktur.<b><span style="color: lime;">7<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">4- Alimler ilk asırlardan hicri 8. asra kadar naslara
itibar edilip, naslara aykırı olan zanni maslahata itilaf edilmeyeceğinde icma
etmişlerdir.<b><span style="color: lime;">8 </span></b>Et-Tûfî
bu icmaya muhalefet etmiş, ondan sonra bazıları onu takip etmişlerdir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">5- Naslar ağır basan maslahatları kapsamaktadır,
mutlak olarak maslahatla çakışmasına ihtimal yoktur.<b><span style="color: lime;">9<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyhulislam İbn Teymiyye rahmetullahi aleyh şöyle
demiştir: “Şeriat maslahatları asla ihmal etmemiştir. Bilakis Allah Teala bize
dinini kemale erdirmiş ve nimeti tamamlamıştır. Cennete yaklaştıran her şeyi
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bize anlatmış, bizleri gecesiyle gündüzü eşit
aydınlıkta olan, sapan mutlaka helak olacağı bir yolda bırakmıştır. Lakin aklın
maslahat olduğuna inandığı şey, eğer dinde
varid olmuşsa şu iki durumdan biri söz konusudur: Ya şeriat ona bu
kimsenin bilmediği açıdan dalalet etmektedir
veya onun maslahat olduğuna inansa da, onda bir maslahat yoktur. Zira
maslahat, tamamen ele geçen veya çoğu ele geçen menfaattir. İnsanların dinde ve
dünyada, faydalı olduğunu zannettikleri şeylerin çoğunda zarar daha galiptir.<b><span style="color: lime;">10<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Maslahatı mürseleyi bidatten ayırt etmek için şart
şudur: maslahatı mürsele, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem zamanında
yapılmasını gerektiren bir durum mevcut olmayan veya mevcut olsa da
yapılamasına engel olan şeydir. Bidat ise bunun tam aksidir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şüphesiz İslam dini, bütün zaman ve mekânlara uygun
olan bir dindir. Bu konu bütün Müslümanları ilgilendiren bir konudur. Zira
maslahat hususunda insanların farklı görüşleri vardır. Birçok kimse şahsi
maslahatları ile dinin maslahatları arasında ayrımı gözetmedikleri için
meseleler kendilerine karışık gelmektedir. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Dini tamamen yıkmaya çalışanlar da maslahat olduğunu
iddia ettikleri şeylerle hevaya tabi olmayı yasaklayan birçok naslara muhalefet
etmişlerdir. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Teala şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Allah’tan bir hidayet olmaksızın
hevasına uyandan daha sapık kim vardır?”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Kasas
50)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız ve
hevasına uyan kimseye itaat etme.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Keyf
28)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bu menhec, sapık bir menhecdir. Bütün görüşleri
dinleyen, sonra bunları karşılaştırarak en güzeline tabi olan iman ehlinin
menhecine aykırıdır. Onlar böylece akıl ve iman sahibi olan kimselerdir. Eğer
bir konuda özel bir nas yoksa maslahat gerçekleştiği zaman bu gözetilerek amel
edilmesi gerekir. Maslahatın zıddı olan mefsedet gerçekleştiği zaman ise onu
gidermek ve kapılarını tıkamak gerekir. Salah (iyilik), ıslah (düzeltme), fayda
verme ve hayra teşvik eden genel kapsamlı naslar bu konuda bize yeter.
Batılılaşma ve laiklik davetçileri ise İslam dininin yüceliğini ve hikmetlerini
idrak edemediklerinden, İslam dini ile kulların maslahatları arasında hayalî
bir zıtlık üretmeye çalışırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İslam dini, bütün türleriyle maslahatların korunmasını
güvence altına almıştır. Bu yüzden bu mihveri seçenler, Müslümanların genelinin
ve âlimlerinin boyunlarındaki şuuru hedef almışlar ve İslam’ın aleyhinde türlü
fikrî harp çeşitleriyle tuzaklar kurmuşlardır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Maslahat-ı mürsele ile amel
etmenin şartları şunlardır:<b><span style="color: lime;">11<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Birinci: Maslahat, bir nas
veya icma ile çakışmamalıdır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">İkincisi: Maslahat, dinî maksatların
korunmasına yönelik olmalıdır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Üçüncüsü: Maslahat, farzların
farzlığı, haram kılınanların haramlığı, had cezaları ve dinî miktarlar gibi
değişmez hükümler hakkında olmamalıdır. Hakkında nas bulunan, üzerinde icma
edilen ve içtihadın müdahale edemeyeceği hükümlerde bu kapsamdadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt;">Dördüncüsü: Maslahat,
kendisinden daha üstün veya eşit seviyede olan bir maslahata aykırı olmamalıdır
ki, bununla amel etmek, ağır basan bir kötülüğe veya eşit seviyedeki bir
kötülüğe sebep olmasın.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bu konuyla ilgili olarak daha geniş bilgi isteyenler
“Maslahat ve Nas” adlı çalışmama müracaat edebilirler.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Maverdî
Tefsiri (4/62)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Abdulkerim
b. Ali b. Muhammed en-Nemle, El-Muhezzeb Fi İlmi Usûli Fıkhi’l-Mukarin (271003)
Ahmed er-Risûnî, Nazariyetu’l-Mekasıd İnde’l-İman eş-Şâtıbî (1/233) Muhammed
Tahir Hakîm, Riayetu’l-Maslahat ve’-Hikme (1/199)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Prof.
Dr. Mustafa Zeyd, el-Maslahat Fi Teşrii’l-İslamî (s.126)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">4 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İ’lamu’l-Muvakkiin
(3/11)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">5 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">El-Muvafakat
(2/292)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">6 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Teysiru
İlmi Usuli’l-Fıkh (1/198) Meâlimu Usuli’l-Fıkh İnde Ehli’s-Sunne ve’l-Cemaa
(1/235)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">7 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Tufî,
Şerhu Muhtasari’r-Ravda (3/527) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">8 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Abdulvehhab
Hallaf, İlmu Usuli’l-Fıkh (1/8) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">9 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Abdulvehhab
Hallaf, İlmu Usuli’l-Fıkh(1/8)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">10 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Mecmuu’l-Fetava
(11/344)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">11 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bkz:
Mecmuu’l-Fetava (11/343) İgasetu’l-Lehfan Min Mesayidi’ş-Şeytan (1/330,331)
Şankıti, el-Mesalihu’l-Mursele (s.21)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-1865887104725103692019-03-05T09:30:00.002-08:002019-06-09T07:37:39.159-07:0029- İmamların ve Allah Dostlarının Ma’sûm Oldukları İddiası<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red;">29- İmamların ve Allah Dostlarının Ma’sûm
Oldukları İddiası<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Cabir radıyallahu anh’den: Ömer b. El-Hattab
radıyallahu anh, Kitap ehlinden birinden aldığı aldığı bir kitabı Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem’e getirdi ve şöyle dedi:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Allah’ın rasulü! Kitap ehlinden birinden güzel bir
kitap aldım.” Bunun üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem öfkelendi ve şöyle
buyurdu:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Hattab’ın oğlu! O kitaptakiler
hoşuna mı gitti? Nefsim elinde olana yemin ederim ki, ben size tamamen halis
(karışık ve şüpheli olmayan) bir din getirdim. Onlardan bir şey sormayın. Size
doğru bir şey anlatırlar da yalanlayabilirsiniz. Yahut batıl bir şey anlatırlar
da doğrulayabilirsiniz. Nefsim elinde olana yemin ederim ki şayet Musa
(aleyhi’s-selam) hayatta olsaydı benden başkasına tabi olma hakkı yoktu.”<span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Meymun b. Mihran rahimehullah’tan: “Ömer b. el-Hattab
radıyallahu anh’e bir adam geldi ve:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Müminlerin emiri! Biz Medain’i feth ettiğimiz
zaman içinde güzel sözler bulunan kitaplar ele geçirdik” dedi. Ömer radıyallahu
anh:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Allah’ın kitabından mı? dedi. Adam: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Hayır” dedi. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh kamçı
getirtti ve vurmaya başladı. Şu ayetleri okuyordu: <b>“Elif Lam. Ra. Bunlar, apaçık Kitab’ın ayetleridir. Biz onu iyice
anlayasınız diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmekle, kıssaların en
güzelini anlatmış oluyoruz; halbuki sen, önceden, bunlardan tamamıyla
habersizdin.”</b>(Ysuf 1-3) Sonra şöyle dedi: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Sizden öncekiler ancak alimlerinin ve zahitlerinin
kitaplarına yönelip Tevrat ve İncil’i terk etmeleri sebebiyle helak oldular.
Öyle ki Tevrat ve İncil’de bulunan ilim gitti.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Onlar, Allah’ı bırakıp hahamlarını,
rahiplerini ve Meryem’in oğlu Mesih’i kendilerine Rab edinmişler. Halbuki onlar
da tek bir ilaha ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmamışlardı. Zira O’ndan
başka ilah yoktur. O, onların şirk koştuklarından münezzehtir”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Tevbe 31)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Taberi<b><span style="color: lime;">3 </span></b>şöyle demiştir: “Ayette zikredilen hahamlar’dan
maksat, Yahudilerin din alimleridir. Rahiplerden maksat ise, Hıristiyanların
manastırlara çekilen ve ibadette çok çaba sarf eden abidleridir. Allah Teala bu
ayette Yahudi ve Hıristiyanların din adamlarını rabler edindiklerini
zikretmiştir. Bu ifadeden maksat onların din adamlarını ilah edinerek onlara
tapmaları değildir. Bundan maksat, Allah’ın emir ve yasaklarını bırakıp din adamlarının koydukları emir ve
yasaklara uymalarıdır.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Erbaben min dunillah”: yani Allah’ın dışında, Allah’a
isyan ederek kendilerine itaat ettikleri efendiler edindiler. Allah’ın haram
kıldığı şeyleri onlar kendilerine helal sayınca, onu helal, Allah’ın helal
kıldıklarını haram sayınca da onu haram kabul ettiler.”<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den
rivayet edilen şu hadis ve birçok tabiinden rivayet edilen şu görüşler, din
adamlarını rabler edinmelerinden maksadın, onların emir ve yasaklarına uymak
olduğunu göstermektedir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Adiy b. Hatim diyor ki: “Ben, Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in yanına gittim. Boynumda altından bir haç bulunuyordu. Bana
dedi ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Adiy! Boynundan şu putu çıkarıp at.”
</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bunun üzerine onu attım. Ona
gittiğimde, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Tevbe suresinin<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Onlar, hahamlarını, rahiplerini ve
Meryemoğlu İsa Mesihi, Allah’tan başka rabler edindiler” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">ayetini okuyordu. Dedim ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Allah’ın rasulü biz onlara ibadet etmiyorduk ki!”
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de buyurdu ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Onlar Allah’ın helal kıldığı şeyleri
haram kıldığında haram saymıyor muydunuz? Allah’ın haram kıldıklarını helal
saydıklarında da helal kabul etmiyor muydunuz?” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ben:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Evet” dedim. Buyurdu ki: <b>“İşte onların ibadeti budur!”<span style="color: lime;">4<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Huzeyfet’ul-Yemani: “Yahudi ve Hıristiyanlar, Allah’ı
bırakıp da hahamlarını ve rahiplerini rabler edindiler.” Buyruluyor. Bunlar,
haham ve rahiplere ibadet mi ediyorlardı?” diye sorulunca o şu cevabı
vermiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Hayır, onlar, bunlara oruç tutup namaz kılarak ibadet
etmiyorlardı. Fakat onlara, kendilerine bir şeyi helal yapınca onlar onu helal
görüyorlar bir şeyi haram yapınca da onu haram sayıyorlardı. İşte onların rab
edinmeleri budur.”<b><span style="color: lime;">5<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma da demiştir ki:
“Hahamlar ve rahipler, Yahudi ve Hıristiyanlara, kendilerine secde etmelerini
emretmemişlerdir. Fakat onlar, Allah’ın emirlerine aykırı emirler vermişler,
onlar da bu emirlere itaat etmişlerdir. Bu sebeple Allah hahamları ve
rahipleri: “Rabler” diye isimlendirmiştir.”<b><span style="color: lime;">6<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Rebi’ b. Enes diyor ki: “Ben, Ebu’l-Aliye’den:
“Yahudiler ve Hıristiyanlar, hahamlarını ve rahiplerinin rabler edindiler”
ayetinin manası sordum ve dedim ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“İsrailoğullarında bu rab edinme olayı nasıldı? O dedi
ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Hahamlar bize ne emrettiyse ona uyarız, neyi de
yasakladılarsa, sözlerini dinleriz dediler. Halbuki bunların emrettikleri ve
yasakladıkları şeylerin hükmü, Allah’ın kitabında mevcuttu. İnsanlar din
adamlarının telkinlerini nasihat kabul edip aldılar ve Allah’ın kitabını
arkalarına attılar. Böylece Allah’ı bırakıp din adamlarını rabler edinmiş
oldular.”<b><span style="color: lime;">7<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Fethu’l-Beyan’da Sıdık Hasen Han şöyle demiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bu ayette kalbi veya kulak vermesi olup şahit olan
kimse için Allah’ın dininde taklid etmekten sakındırma ve Aziz Kitap ve
tertemiz sünnete uygun olarak selefin söylediklerini takip etmeye yönlendirme
vardır. Kur’an ve sünnet naslarında gelenlere, Allah’ın ikame olunmuş
hüccetlere aykırı olmasına rağmen bu ümmetin alimlerinin görüşlerine uyarak ve
onların sünnetlerini sünnet edinerek mezhebe tabi olmak, Yahudi ve
Hıristiyanların alimlerini ve abidlerini Allah’tan başka rabler edinmeleri
gibidir. Onların bunlara ibadet etmedikleri kesin olarak bildirilmiştir.
Bilakis onlar, alimlerinin ve abidlerinin haram kıldıklarını haram sayıyor,
helal kıldıklarını helal sayıyorlardı. İşte bu ümmetteki taklitçilerin
yaptıkları da budur. Yumurtanın diğer yumurtaya, hurmanın hurmaya ve suyun suya
benzediği gibi Yahudi ve Hıristiyanlara benzemiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ey Allah’ın kulları! Size ne oluyor da Kitap ve
sünneti bir kenara bırakıyorsunuz? Kitap ve sünnetin gösterdikleriyle amel
ederek Allah’a kulluk etmelerinin kendilerinden talep edilmesi konusunda
sizinle aynı durumda olan kimselere dayandınız!
Bunların getirdikleri, hakka dayanmayan, dinden kitap ve sünnet nasları
tarafından desteklenmeyen görüşleriyle amel ettiniz. En yüksek sesle bağırarak
bunu ilan etteniz, ona aykırı olanlardan uzaklaştınız. Onu sağır bir kulak,
kılıflı bir kalp, körelmiş zihin ve hastalıklı düşüncelerle ödünç alıyorsunuz.”<b><span style="color: lime;">8<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Er-Razi, Tefsir’inde şöyle demiştir: “Muhakkik ve
müçtehitlerin sonuncusu şeyhimiz şöyle dedi:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Fakihleri taklid edenlerden bir topluluğa şahit
oldum. Onlara meselelerden birisi hakkında Allah Teala’nın kitabından birçok
ayetler okundu. Mezhepleri bu ayetlere aykırı idi. Bu ayetleri kabul etmediler
ve onlara hiç bakmadılar. Şaşkın bir halde bakakaldılar. <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Selefimizden gelen buna aykırı görüş rivayet edilmiş olmasına rağmen bu ayetlerin
zahiri ile nasıl amel ederiz?” demek istiyorlardı. Hakkıyla düşünecek olursan,
bu bulaşıcı hastalık dünya ehlinden birçok kimsenin damarlarına işlemiştir.”<b><span style="color: lime;">9<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Rafızi Şiiler, imamlarının masum olduklarını iddia
etmişler, Sufi’lerin aşırıları da velilerin makamının, peygamberlerden üstün
olduğunu, çünkü nebilerin Allah’tan vasıtalı olarak aldıklarını, velilerin ise
vasıtasız olarak aldıklarını iddia etmişlerdir. Yine bu iddialarına velilerin
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile
uyanık iken görüştükleri, dolayısıyla onlar hata ettiklerinde uyarıldıkları
için mahfuz oldukları iddiası da eklenmiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bu iddialara ayrıntılı reddiyeyi Tasavvuıfun Hakikati
adlı çalışmamda vermiş bulunuyorum.<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 Hasen. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ahmed (3/387); el-Elbani, İrvau’l-Galil’de (6/34) hasen demiştir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 Hasen Mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İbn Dureys, Fadailu’l-Kur’an (s.76) Ebu Nasr
el-Makdisi, el-Hucce (661) İbnu’l-Cevzi, Menakıbu Ömer (s.123)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Taberi
Tefsiri (14/208-212)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">4 Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Taberi (14/210) Tirmizi (3095) Taberani (17/92) Beyhaki (10/116) Ziyau’l-Makdisi
el-Munteka (el yazma no:134) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">5 Sahih Mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Taberi (14/211) Beyhaki Şuab (7/45)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">6 Hasen Mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Taberi (14/212)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">7 Hasen Maktu. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Taberi (14/212)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">8 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Sıddık
Hasen Han el-Kannuci Fethu’l-Beyan (5/286)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">9 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Fahreddin
Razi Mefatihu’l-Gayb (16/31) Tuhfetu’l-Ahvezi (7/418) <o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-75159147766031682752019-02-23T21:29:00.000-08:002019-06-09T07:37:41.171-07:0028- Sünnetten Bağımsız Olarak Kur’ân İle Yetinmek<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">28- Sünnetten
Bağımsız Olarak Kur’ân İle Yetinmek<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Teala şöyle buyurmuştur:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Sana da, insanlara, kendilerine
indirileni açıklayasın diye zikri indirdik. Belki onlar da düşünürler.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Nahl 44)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ukbe b. Amir el-Cuhenî radıyallahu anh’den: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">,<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Ümmetimin helaki Kitap ve süt hakkında
olacaktır.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Dediler ki: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ey Allah’ın Rasulü! Kitap ve süt nedir?” Şöyle
buyurdu: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Kur’anı öğrenirler ve Allah Azze ve
Celle’nin indirdiğinden başkasıyla yorumlarlar. Sütü severler, cemaatleri ve
Cuma’ları terk ederek bedevileşirler.”<span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Abdilberr bu hadis için şu başlığı koymuştur:
“Sünneti bilmeden Kur’anı yorumlayan veya düşünen kimse hakkında” Sonra bu
başlığın altında şöyle demiştir:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bidat ehl-i sünnetlerden uzaklaşma konusunda
birleşmiş ve Kitab’ı sünnetin açıkladığından başka bir şekilde
yorumlamışlardır. Başarısızlıktan Allah’a sığınırız. O’ndan başarı ve korunma
dileriz.”<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Cabir radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu ki: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">,<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Belki birinize benim hadisim
getirildiğinde koltuğuna yaslanır da: “Bunu bırakın, biz Allah’ın kitabında
bulduğumuza tabi oluruz” der.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Diğer
rivayette:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Yakında karnı tok bir kimse rahat
koltuğuna yaslanmış bir halde, kendisine benden bir hadis ulaştırıldığında:
“İşte Allah’ın kitabı! Onda helal bulduğumuzu helal, haram bulduğumuzu haram
sayarız” der…”<span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><b><span style="color: red; font-size: 10.0pt;">Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bkz.: es-Sahiha (2778)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><b><span style="color: red; font-size: 10.0pt;">Sahih ligayrihi. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Ya’la (3/346) Hatib, el-Fakih (260) Hatib
el-Kifaye (11, 12) Herevi Zemmu’l Kelam (210, 213) İbn Abdilberr Camiu
Beyani’l-ilm (1227) et-Temhid (1/152) Taberani Evsat (8/290)<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-35740035816362071092019-02-23T20:58:00.002-08:002019-06-09T07:37:39.782-07:0027- Dinin Delillerinin Çelişkili Olduğu İddiası<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">27- Dinin
Delillerinin Çelişkili Olduğu İddiası<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah Azze ve Celle kitabını ve Rasulünün sünnetini
çelişkilerden korumuştur. Şu ayet bu iddiayı yalanlamaktadır:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Onlar Kur’anı hiç düşünmüyorlar mı?
Eğer o, Allah’tan başka birisinden gelmiş olsaydı, onun içinde pek çok çelişki
bulurlardı.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">( Nisa 82)<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 10.0pt;">“Allah, hak olanı söyler ve doğru yola
iletir.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Ahzab 4) <o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-56199342459980673252019-02-23T20:48:00.002-08:002019-06-09T07:37:40.479-07:0026- İcma İddialarına Dayanmak<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">26- İcma İddialarına
Dayanmak<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İmam Ahmed şöyle demiştir: “Kim icma iddiasında
bulunursa yalan söyler. Bu iddia, el-Asam, İbn Uleyye ve onların benzerleri
gibi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetlerini icma iddiasıyla
iptal etmek isteyenlerin idiasıdır.”<b><span style="color: lime;">1<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Kayyım rahimullah şöyle demiştir: “…Bundan daha
çirkini, sabit olmuş bir sünnete aykırı bir icmanın gerçekleştiğini
zannetmektir. Bu Müslümanlar cemaatine karşı kötü bir zandır. Zira onların
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine muhalefette ittifaka nispet
etmektir. Bundan daha çirkini, o hadisle amel eden kimseyi bilmemesine
dayanarak böyle bir icma iddia etmesidir. Böylece iş, cahilliğin Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinin önüne geçirmesine dönmektedir. Allah’tan
yardım isteriz. Kesinlikle İslam imamlarından hiçbir imamın: “Onunla amel eden
birini bilmediğimiz sürece Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadisiyle
amel etmeyiz” dediği bilinmemektedir.”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Hazm, İbn Teymiyye, İbn Kayyım gibi muhakkik usul
âlimlerinin zikrettikleri gibi, nassa aykırı bir icma bulunmamaktadır.<b><span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muhatasaru’s-Savaik
(2/413)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İ’lamu’l-Muvakkiin(4/212)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Bkz.:
İbn Hazm, Usulu’l-Ahkam (2/71-72) İbn Teymiyye, Deri’t-Tearuz, İbn Kayyım,
İ’lamu’l-Muvakkiin (1/32-33)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-62605465840239123932019-02-16T22:41:00.000-08:002019-06-09T07:37:40.756-07:0025-Âlimlerin Zellelerini Delil Getirmek<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">25-Âlimlerin
Zellelerini Delil Getirmek<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10pt;">Ömer radıyallahu anh şöyle demiştir:
“İslam’ı şu üç şey yıkar: Âlimin zellesi, munafığın Kur’anı alet ederek
tartışması ve saptırıcı imamlar”</span><b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1<o:p></o:p></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Mu’az b. Cebel radıyallahu anh de dedi ki: “Şu üç
şeyden sakının! Âlimin sürçmesi,münafığın Kur’an ile(Kur’an’ı alet
ederek)mücadelesi ve boyunlarınızı koparan dünya. Âlimin sürçmesine gelince;
hidayet üzere olsa bile onu dininizde taklit etmeyin! Lakin ondan ümidinizi de kesmeyin.
Münafığın Kur’an ile mücadelesine gelince; şüphesiz Kur’an, yolu aydınlatan bir
fener gibidir. Bildiğinizi alın, bilmediğinizi alimine havale edin.
Boyunlarınızı koparan dünyaya gelince; Allah kimin kalbini zengin kılmışsa işte
gerçek zengin odur!”<b><span style="color: lime;">2<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Abbas radıyallahu anhuma da şöyle demiştir. “Hataları
olan alime tabi olana yazıklar olsun.” Oradakiler: “Bu nasıl olur?” deyince o
şöyle cevap verdi: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bir alim kendi görüşüne göre bir şey söyler. Sonra
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen ilim ona ulaşınca, hatalı olan
görüşünden döner. Fakat kişi hala bu alimin hatalı görüşünü taklit etmeye devam
eder. İşte böyle kimselere yazıklar olsun.”<b><span style="color: lime;">3<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Abbas radıyallahu anhuma insanlara hacda temettû
yapmalarını emredince, birisi itiraz ederek şöyle dedi:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ebû Bekr ve Ömer (radıyallahu anhuma) temettû
haccından yasaklıyorlardı.” Bunun üzerine İbn Abbas radıyallahu anhuma:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Görüyorum ki, helak olacaklar. Ben Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem dedi diyorum, o ise Ebû bekr ve Ömer yasakladı
diyor.”<b><span style="color: lime;">4<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Ömer radıyallahu anhuma insanlara temettu haccını
emrederdi. Bazı insanlar Ömer radıyallahu anh’ın uygulamasını öne sürerek
itiraz çoğaltınca İbn Ömer radıyallahu anhuma onlara şöyle dedi: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Allah’ın kitabı mı uyulmaya daha layık yoksa Ömer
mi?”<b><span style="color: lime;">5<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Salim b. Abdillah b. Ömer diyor ki: “Mescidde İbn Ömer
radıyallahu anhuma ile otururken Şamlılardan bir adam geldi ve ona hac zamanına
kadar umreden faydalanmayı sordu. İbn ömer radıyallahu anhuma dedi ki: “Bu
güzel bir şeydir.” Adam dedi ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ancak baban bunu yasaklıyordu.” Adama şöyle dedi:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Yazıklar olsun sana! Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem bunu yapmışken babam bunu yasaklasa, sen kimin Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in emrine mi, babamın yasağına mı uyarsın?” Dedi ki:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emrine
uyarım.” İbn Ömer radıyallahu anhuma, Adama dedi ki: “Haydi kalk, git.”<b><span style="color: lime;">6<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Abbas radıyallahu anhuma parmakların diyeti
hakkında:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Parmakların diyeti onar onardır” dedi. Mervan b.
El-Hakem ona birini göndererek: <o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Parmaklar hakkında onar onar diyeti mi fetva
veriyorsun? Halbuki sana ömer radıyallahu anh’ın parmakların diyeti hakkında
senin sözünün aksine fetvası ulaşmıştır” dedi. Bunun üzerine İbn Abbas
radıyallahu anhuma şöyle dedi:<o:p></o:p></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Allah Ömer’e rahmet etsin. Rasulullahu sallallahu
aleyhi ve sellem’in sözü, Ömer radıyallahu anh’ın sözünden uyulmaya daha
latyıktır.<b><span style="color: lime;">7<o:p></o:p></span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 Sahih mevkuf.</span></b><span style="font-size: 10.0pt;"> Firyabi, Sıfatu’l-Munafıkin (s.49)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 Sahih mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Laleka’i, es-Sunne, ( 1/116-117); Taberani,
el-Evsat,(8/307); Darekutni, “İlel,(6/81); İbn Hazm, el-İhkam, (6/236); Ebu
Nu’aym, Hilye, (5/97); ibn Asakir, (58/438)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 Sahih mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İbn Abdilberr, Cami’u’l-Beyani’l-İlm, (12019); İbn
Hazm, el-İhkam, (6/824); İbn Kayyım, İlamu’l-Muvakkı’in, (2/296, 4/54)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">4 Sahih mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Ahmed (1/337) Ziyau’l-Makdisi, el-Muhtare (10/331) İbn
Abdilberr Camiu Beyani’l-İlm (2/196) Hatib el-Fakih ve’l-Mutefekkih (373) İbn
Hazm Haccetu’l-Veda (369)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">5 Sahih mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Beyhaki (5/21); İbn Abdilberr, el-İstizkar (4/61);
et-Temhid (8/210); İbn Hazm, el-İhkam (2/147).<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">6 Sahih mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Tahavi Şerhu Me’ani’l-Asar, (1/372); Ebu Ya’la
(3/1317) Ahmed (no 5700) benzerini rivayet etmiştir. Tirmizi (2/82)<b><span style="color: lime;"> <o:p></o:p></span></b></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">7 Sahih mevkuf. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Beyhaki, (8/93); el-Elbani, İrvau’l-Galil (2271)<o:p></o:p></span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-64185193680522351252019-02-12T08:48:00.002-08:002019-06-09T07:37:40.825-07:0024- Dini; “Kabuk ve Öz” Ya da; “Asıl ve Füru” Diye Taksim etmek<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]--><br />
<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">24- Dini; “Kabuk ve
Öz” Ya da; “Asıl ve Füru” Diye Taksim etmek</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İmam Berbehari şöyle der: “İşlerin sonradan uydurulan
küçüklerinden sakının! Çünkü bid’atlerin küçükleri gün gelir büyük olur. Bu
ümmette ihdas edilen her bid’at böyledir. Başlangıcı küçük olup hakka benzerdi.
Ona giren bu şekilde aldanır, sonra da ondan çıkmaya güç yetiremez. Böylelikle
o küçük bid’at büyür, kendisine boyun eğilen bir din haline dönüşür. Böylece
doğru yola muhalefet eder ve İslam’dan çıkar.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah sana rahmet etsin, özellikle kendi zamanının ehlinden
sözünü işittiği her bir kişiye bak! O konuda Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in
ashabından ya da (selef) âlimlerinden birisi konuşmuş mu? Sorup araştırana
kadar onun hakkında aceleci ve şüpheci davranma. Eğer o konuda onlardan bir
eser (rivayet) bulursan derhal ona temessük et ve ona hiçbir şeyi tercih etme.
Yoksa ateşe düşersin.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bil ki, yoldan çıkmak iki şekilde olur: birincisi
hayırdan başka bir şey istemediği halde hata yapıp yoldan çıkan bir adamın
misalidir. Onun hatasına uyulmaz. Çünkü ona hatasında uyan helak olur.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İkincisi ise hakka karşı çıkıp direnen, kendisinden
önceki muttakilere muhalefet eden bir adamın misalidir. O haktan sapan ve
saptırandır! Şeytan bu ümmete karşı isteklidir. Onu bilenin üzerine, insanları
ondan sakındırmak bir haktır. İnsanlara onu durumunu anlatır ki, hiç kimse onu
bidatine düşüp de helak olmasın.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah sana rahmet etsin, şunu da bil ki, kulun
İslam’ı; ittiba edip, tasdik edip, teslim olmadıkça tamam olmaz. Her kim
İslam’ın işinden, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabının koruyup
muhafaza etmedikleri bir şeyin kaldığını zannederse onları yalanlamış olur. Bu
da bölücülük ve onlara hakaret olarak yeter. İşte o, bid’atçi, sapan ve
saptıran, İslam’da ondan olmayan bir şeyi ihdas edendir.”<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime;">1</span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Berbehari’nin bu sözlerine açıklama olarak Ali
el-Halebi, şöyle demiştir: “İşte bu harika söz bilgisiz davetçilerin(!) ya da
avamın ya da kültürlü(!) bir takım kimselerin tekrar edip durdukları bazı
sözlere karşı konulmaz bir cevaptır. İrtikap etmiş oldukları bir bit’ati ya da
bulaşmış oldukları bir muhdesi inkar eden biri ile karşılaştıkları zaman
onların şöyle dediğini görürsün:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Bunlar formalitedir”!, “Bunlar küçük şeylerdir”!,
“Bunlar önemsiz, cüzziyattan sayılan şeylerdir”!</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bütün bunlar bu yüce dinin hakikati hakkında anlayış
kıtlığına işaret eden faydasız sözlerdir. Onlar aslında ancak kendisine
insanların aşina olup, alışmış oldukları, dine sonradan yamanan ve dinin
onlardan uzak olduğu bid’atler ve muhdesatta insanların peşi sıra gitmenin ve
onlara dalkavukluk yapmanın esiri olan ihmalkarların ya da avamın duygularını
okşayan yada heveslerini karşılayandan sadır olur.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Sonra derler ki: “Özle ilgilenin” “Büyük işlerle
ilgilenin” </span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bir cevap ve açıklama olarak derim ki: Sizler ne tuhaf
insanlarsınız! Kendinizde olan bir bidati engellemeye ya da bir sünneti tatbik
etmeye güç yetiremezsiniz, sonra kalkıp kendinizden başkasından ondan daha
büyük bir şeyi(!) talep edersiniz. Bu şaşılacak, acayip bir şeydir!</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Salih Selef’ten sabit olan eserleri düşünen birisi
kabuk ve öz şeklinde yapılan bu batıl ayrımın onların aklının ucundan dahi
geçmediğini açık olarak görür…</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Her kim<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>-<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>onların<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>tabirine göre<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>-<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>teferruatta gevşek davranırsa özde de
ihmalkar davranır. “Kim azda gevşek olursa, bu alışkanlık onu çokta da
gevşekliğe götürür”<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime;">2</span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İmam Şatıbi, şöyle demiştir: “Asli konuların yerine
gelmesinde tali konular dikkate alınır. Aksi halde teşri ile istenilen maslahat
kaybolur gider.”<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime;">3</span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İmam Buhari, Sahih’inde Allah Teala’nın: <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“Bilakis şöyle demesi gerekir: Okutmakta ve
öğretmekte olduğunuz kitap uyarınca Rabbaniler olunuz”</b>(Al-i İmran 79)
ayetinin tefsirinde şunu nakletmiştir: “Rabbani: insanları, büyüğünden önce
ilmin küçüğü ile terbiye edendir”<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime;">4 </span></b><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İşte bu
en mükemmel tanımlardandır.”<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime;">5</span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyh Muhammed Şakra, bu önemli meseleyi güçlü
kelimeleriyle tartışarak şöyle der: “İçinde bulunduğumuz bu zamanda insanların
ihdas etmiş oldukları şeylerden birisi de çok geniş, sınırları alabildiğine
kapsamlı, başlangıcı olmayan, sonu bilinmeyen bir sözdür. Acizlik, cehalet ve
hevâ hep beraber onu insanların gözünde süslemiştir. O söz şudur: “Bugün
Müslümanların yapması gereken şey, teferruatla alakalı meseleleri bırakıp öze
önem vermeleridir!...” (Daha sonra müellif bu konunun ayrıntılarıyla ilgili
kuvvetli cevaplar zikretmiştir.)”<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime;">6</span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Teymiyye şöyle demiştir: “Usul meseleleri ve füru
meseleleri diye ayrım yapmanın sahabeden, tabiinden ve onlara güzellikle uyan
İslam imamlarından bir aslı yoktur. Bu ancak Mu’tezile ve benzeri bid’at
ehlinden alınmıştır ve bu çelişkili bir ayrımdır.”<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime;">7</span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Cehaleti füruda mazur görüp, usul meseleleri olan
itikat konularında mazeret saymayan hariciler ile usulde ihtilafı caiz
görmeyip, füruda ihtilafı caiz gören bid’at ehli bu batıl taksime
dayanmışlardır.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İslam, dinin hem asıllarına hem de fer’lerine davet
eder. Davet açısından asıl ile fer arasında ayrım yoktur. Selefin ve imamların
üzerinde devam ettikleri menhec budur. Ancak son zamanda çıkmış olan ve dinin
hükümlerini hayatlarına geçirmede gevşek davranan bazı bozuk menhec sahipleri,
“önce tevhid” sözünü; iyiliği emir ve kötülüğü yasaklama vacibini iptal etmek
için slogan edinmişlerdir.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Şeyh Abulaziz el-Abdullatif, akide meselelerinde varid
olmuş olan füru konularına dair risalesinde şöyle der: “Allah Teala’nın dini
usul ve füruyu, itikadları ve amelleri kapsar. Nitekim Allah Teala şöyle
buyurmuştur:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">“İyilik (hayır), yüzlerinizi doğu ve
batı tarafına çevirmeniz değildir. Fakat iyilik, o kimselerin iyiliğidir ki,
Allah’a ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman etmişlerdir. Mal
sevgisine rağmen, onu, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolda kalmışlara ve
kölelerin kurtuluşuna vermişlerdir. Zorda, darda ve savaşta sabırlıdırlar,
işte, doğruyu söyleyenler onlardır; takva sahibi olanlar da onlardır.” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Bakara 177)</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Yine Amr b. Abese radıyallahu anh, rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e: “Ne ile gönderildin?” diye sorunca Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">“Akrabalık bağlarını korumak, putları
kırmak ve Allah’a hiçbir şeyin ortak koşulmaksızın birlenmesi ile gönderildim.”<span style="color: lime;">8</span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Din ismi; akide ve amelleri kapsadığına göre şeriat
ismi de Allah’ın akide ve amel olarak koyduğu her şeyi düzenler.” Nitekim
Cibril hadisinde <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“Dininizi öğretmeye
geldi” </b>buyrulmuş bu hadiste iman, islam, ihsan hasletleriyle kıyamet
alametleri zikredilmiştir.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Sünnet alimlerinin çoğu akide kitaplarına birçok füru
meselelerini koymuşlardır. Onların bazı füru meselelerinde keskin duruşları
olmuştur. Hakkında çekişme yapılan bazı konularda İslam için muhalefet farkını
ortaya koymuşlar, insanların sükut ettikleri, doğru hükmü açıklamadıkları
konularda, Allah’ın dini için hırs göstererek yüksek ses çıkarmışlardır. Yine
insanlar arasında münker yayılıp da ona karşı çıkan olmadığı, aralarında bu
münker sıradanlaşıp ülfet eder hale geldikleri, marufu münker, münkeri de maruf
görmeye başladıkları zaman, bu davranışlar onların tabiatleri ve fıkıhlarıdır.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Salih selefin hayatlarında füruya dair meselelerdeki şiddetli
hırsları, kafirlere ve bid’atçilere muhalefeti açıkça sergilemek içindir.
Onlar, ister akide ister füru meseleleri olsun, kafirlerin ve bid’atçilerin
yollarına aykırılığı açıkça ortaya koymaya özen gösteriyorlardı.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle demiştir:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dışında herhangi bir kimseye salat
edilmesini uygun görmem.” Onun bunu söylemesinin sebebi Şia’nın zuhur edip
başkalarına değil sadece Ali radıyallahu anh’e salat okumalarıdır.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in fer’i
hükümlere davet ettiği sabit olmuştur. Her kim bunlara davet ederse en güzel
örnek olan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine uymuş olur. </span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Akide ve amel meseleleri arasında ayrım yapmak,
Müslümanların Nebilerin Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sünnetine ittiba etmekten mahrum kalmalarına
sebep olur.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Kim bir sünnete davet ederse, onunla amel edenlerin
ecri kıyamet gününe kadar kendisine yazılır. Bu ecir, bir sünnetin terk
edildiği bir beldede ihya edilmesi halinde daha da artar.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Nice faziletler ve ecirler vardır ki, dini hükümlere
davet edilmesinden dolayı katlanılan ezalar neticesinde Müslümanların bunlara
uymaları sebebiyle ona ulaşır. Bunun aksini de unutmamak gerekir; sabit bir
şer’i hükmün veya sünnetin terkine, küfür ve bid’at ehline benzemeye sebep olan
kötü bir âdeti başlatmanın veya buna devam etmenin vebali de böyledir.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">,</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Şehu’s-Sunne
(s.23)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İbn
Badis, Asar (1/243)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">el-Muvafakat
(2/61)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">4 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Sahihu’l-Buhari
(1/160)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">5 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İlmu
Usuli’l-Bid’a(s.193)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">6 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Tenviru’l-Efham
(s.36-44)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">7 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Mecmuu’l-Fetava
(23/346)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">8 </span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red; font-size: 10.0pt;">Sahih. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Muslim (832)</span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-79381768827490576372019-02-02T23:04:00.002-08:002019-06-09T07:37:41.448-07:0023- Kınanmış Cedele Dayanmak<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]--><br />
<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">23- Kınanmış Cedele Dayanmak</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah bid’at ehlini cedele müptela etmiştir. Bunun
etrafında dönerek hakkı yıpratmaya çalışırlar. Allah Teala şöyle buyurmuştur: </span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">“Fakat insan her şeyden çok
mücadelecidir”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(Kehf 54)</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Umame radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">,<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">”Hidayetten
sonra sapan hiçbir topluluk yoktur ki, cedele dalmış olmasınlar.”<span style="color: lime;">1</span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ömer b. Abdilaziz rahimehullah şöyle demiştir: “Dinini
tartışmalara hedef kılanın görüş değiştirmesi çoğalır.<span style="color: lime;">2</span></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1</span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red; font-size: 10.0pt;">Hasen</span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">.</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Tirmizi (3253) İbn Mace (48)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2</span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red; font-size: 10.0pt;">Sahih maktu</span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">.</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Darimi (313)</span></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-13266338992653781152019-02-02T22:46:00.002-08:002019-06-09T07:37:39.019-07:0022-Önce Bir Şeye İtikad Edinip, Sonra Delil Getirnek <!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]-->
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">22-Önce Bir Şeye İtikad Edinip, Sonra Delil
Getirnek</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">“Bilmediğin şeyin ardına düşme; zira
kulak, göz ve kalp, bunların hepsi de, ondan sorguya çekilecektir.”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">(İsra36)</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Bid’at ehli, şer’i deliller ve bunların dalalet ettiği
hususlar ile selefin sözleri hakkında insanların en cahilleridirler<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">. </b>Bu yüzden önce inanır, sonra
inandıkları şeye delil aramaya başlarlar. Bunun neticesinde de nassların bir
kısmına iman edip, bir kısmını inkar yada tahrif ederler.</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Önce rabıta diye bir amel uydurup, sonra buna Kur’an
naslarından ve hadislerden uygulamakta oldukları şeyle hiçbir alakası olmayan
kelimeleri delil getiren sufiler ile, akide meselelerinde kendi uydurdukları
inançlara mülhit felsefecilerin sözlerini delil getirmeye çalışan kelamcıların
durumları böyledir.</span></div>
<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]--><br />SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4395414154386748676.post-68803023527270718742019-02-02T22:28:00.002-08:002019-06-09T07:37:40.963-07:0021- Hilelere Dayanmak<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
</w:Compatibility>
<w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel>
</w:WordDocument>
</xml><![endif]--><br />
<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" LatentStyleCount="156">
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red;">21- Hilelere Dayanmak</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem, cumartesi ashabının yaptıkları hakkında şöyle buyurmuştur:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">“Yahudilerin işlediği şeyi işlemeyin!
Onlar en düşük hilelerle Allah’ın haram kıldığı şeyleri helal saydılar.”<span style="color: lime;">1</span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">İbn kayyım şöyle demiştir: “Hakkında lanet edilen
konulardaki hadisler iyi düşünülürse bunların genelinin hileler yoluyla
Allah’ın haramlarının helal sayılması ve farzların düşürülmesi hakkında olduğu
görülür.”<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime;">2</span></b></span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">Cabir radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem fetih yılında: </span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">“Allah Teala içki, put, ölmüş hayvan ve
domuz satışını haram kılmıştır” </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">buyurdu.
Bazı kişiler:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 10.0pt;">“Ölü hayvanların yağı(nın satışı) için ne dersin? Zira
onunla gemiler ve deriler yağlanır, insanlar da onu aydınlatmada kullanıyorlar”
deyince:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">“O(nun) satışı da haramdır”</span></b><span style="font-size: 10.0pt;">buyurdu. Sonra şöyle buyurdu:</span></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">“Allah Yahudileri kahretsin! Allah iç
yağının satışını kendilerine haram etmiş, ancak onlar bu yağları eritip
satmışlar ve parasını da öyle yemişlerdi” <span style="color: lime;">3</span></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">1 </span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red; font-size: 10.0pt;">Hasen</span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">.</span></b><span style="font-size: 10.0pt;"> İbn Batta, İbtalu’l-Hiyel(s.46) Tefsiru İbn Kesir
(2/157) el-Elbani Sıfatu’l-Fetva (s.28)İrvau’l-Galil (1535) </span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">2 </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">İ’lamu’l
Muvakkiin(3/171-172)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: lime; font-size: 10.0pt;">3 </span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: red; font-size: 10.0pt;">Sahih</span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 10.0pt;">. </span></b><span style="font-size: 10.0pt;">Buhari(2236) Muslim(1581)<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"> <span style="color: red;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
SELAHADDİN ERDOĞDUhttp://www.blogger.com/profile/11799558899926888362noreply@blogger.com0